Ebubekir Sifil kimdir? Ebubekir Sifil kitapları ve sözleri
Türk Akademisyen ve Yazar Ebubekir Sifil hayatı araştırılıyor. Peki Ebubekir Sifil kimdir? Ebubekir Sifil aslen nerelidir? Ebubekir Sifil ne zaman, nerede doğdu? Ebubekir Sifil hayatta mı? İşte Ebubekir Sifil hayatı...

Tam / Gerçek Adı: Dr. Ebubekir Sifil
Doğum Tarihi: 25 Aralık 1960
Doğum Yeri: Sarıkamış, Kars, Türkiye
Ebubekir Sifil kimdir?
25.12.1960 tarihinde Kars’ın Sarıkamış ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve Ortaokulu Sarıkamış’ta, Lise’yi Kars İmam-Hatip Lisesi’nde okudu. 1978 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Enstitüsü’ne (şimdiki adıyla Eğitim Fakültesi) girdi.
1980 yılında bu okuldan ayrıldı ve aynı yıl Ankara Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’na (şimdiki adıyla İletişim Fakültesi) girdi. 1984-85 öğretim yılında bu okulun Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu.
1986 yılına kadar serbest çalıştı. Bu arada kısa bir süre bir özel şirkette Arapça mütercimlik yaptı.
Aralık-1986 – Nisan-1987 tarihlerini kapsayan askerlik dönüşü bir süre yine serbest çalıştıktan sonra 1989 yılından 1993 yılı sonuna kadar Türkiye Diyanet Vakfı’nda yayın editörlüğü yaptı.
1993-1996 arası Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (Van) ve 1998-1999 arası Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (Eskişehir) Araştırma Görevlisi olarak çalıştı; her iki görevinden de kendi isteğiyle ayrıldı.
Hadis Bilim Dalı’nda yaptığı Yüksek Lisansını (Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi) 1996, Doktorasını 2006 yılında bitirdi.
Halen Yalova Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.
1999-2000 arası Yeni Mesaj gazetesinde, 2000-2013 yılları arasında Millî Gazete‘de günlük yazılar yazdı.
Evli ve 3 çocuk babasıdır. Arapça ve İngilizce bilmektedir.
Ebubekir Sifil Kitapları - Eserleri
- Ehl-i Sünnet Akaidi
- Böyle Seslendiler
- Çağdaş Dünyada İslami Duruş
- Sana Din’den Sorarlar - Cilt 1
- Hikemiyat
- Nüzul-i İsa
- Müslümanca Bir Hayat İçin
- İdrak ve Tasdik
- Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi
- Modern Fetvalar Çağdaş Hurafeler
- Hz. Ömer Ve Nebevi Sünnet
- İslam ve Modern Çağ - Cilt 1
- Sözü Müstakim Kılmak 1
- İhya ve İnşa
- İslamî Bilincin İhyası
- İstikamet Yazıları -II. Cilt
- Sözü Müstakim Kılmak 2
- İslam ve Modern Çağ - Cilt 2
- İslam ve Modern Çağ (3 Cilt)
- İslam ve Modern Çağ - Cilt 3
- Sana Din'den Sorarlar - Cilt 2
- İstanbul Celseleri 1
- İstikamet Yazıları -I. Cilt
- Muvatta Nüshaları Muhteva Analizi
- Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi - 1. Cilt
Ebubekir Sifil Alıntıları - Sözleri
- Şîa Ehl-i Sünnet’ten “Kerbela’nın intikamı”nı almak için asırlardır kendilerini zincirlerle döverek içlerinde biriktirdikleri kin ve nefreti bugün mazlum Müslümanların üstüne boşaltıyor. (İstanbul Celseleri 1)
- Geçmişte ulemanın, muhtelif zaman, biçim ve seviyelerde yaşanan travmaları teşhis ve tedavide benimsediği anlayış şuydu: Dini/toplumsal hayatta yozlaşmaya yol açan her oluşum, düşüncede, zihniyette, inanç ve icraatta bir "bid'at"ın revaç bulmasındandır. Hz. Peygamber (s.a.v.)'den ve Selef'ten tevarüs edilenlerle çelişen her anlayış "bid'at"tır ve Din'den bir unsuru devre dışı bırakarak onun yerini almıştır. (İslamî Bilincin İhyası)
- Allah û Teâlâ'ya itaatin yolu, O'nun Resulüne itaatten geçmektedir ve Resule itaat olmadan Allah'a itaat olmaz. (Hz. Ömer Ve Nebevi Sünnet)
- Ne olmuştur da şahitlik ve diğer meseleler,hayatı Allah'ın rızasına kavuşma hedefiyle ve "ahirete dönük" olarak yaşayan "geleneksel" kadın için değil de, "cebri bir ihtiyar"la niçin ve nasıl sekülerleştiğini fark edemeyen "modern" kadın için bir "problem" olmuştur? (İslam ve Modern Çağ - Cilt 2)
- Evet, Ehl-i Beyti savunduğunu kabul etmiyoruz. Evet, Ehl-i Beyt adına hareket ettiklerini söylüyorlar, ama biz, Şîa’nın Ehl-i Beyt’i “savunduğuna” değil, “istismar ettiğini” söylüyoruz. (İstanbul Celseleri 1)
- Varisi bulunduğumuz medeniyetin özellikleri, insanlığa neler kazandırdığı ve ortadan kalkmasıyla insanlığın neler kaybettiği, bırakalım yabancıları, bizim insanımız tarafından dahi yeterince idrak edilebilmiş değildir. Dolayısıyla elimizdeki her türlü imkânı seferber ederek öncelikle kendi insanımıza ve toplumumuza, ardından da insanlığa İslâm’ın diriltici soluğunu ulaştırmak için eğitimli insan yetiştirmenin üzerimize farz olduğunu unutmamalı. (Hikemiyat)
- İlahî vahyi ideal biçimde anlamanın garanti edilebilir tek yolu, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ontik varlığı ile doğrudan ilişki içinde bulunmaktan geçmektedir. Şu hâlde klasik İslamî anlama yöntemleri ve daha genelde temel İslam bilimleri, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in "tarihsel kişiliği" ile değil, "ontik hakikati" ile irtibat hâlinde bulundukları için geçerliliğin ve doğruluğun/meşruluğun biricik adresidir. Bu temel gerçeğin gözden kaçırılması sebebiyle yeni anlama yöntemi arayışları, Kur'an'ın "tarihsel bir metin"e, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in de "tarihsel bir kişilik"e indirgeyerek seküler/profan bilim anlayışının "nesne"leri hâline dönüştürme eğiliminde olmakla maluldür. (İslamî Bilincin İhyası)
- Talha Hakan Alp: ... Demek ki nüzûl-i İsâ'yı inkâr edenlerin veya bu konuda kuşkuya düşenlerin o zaman İslam tarihiyle Hristiyanlık ve Yahudilik tarihini birbirine karıştırma gibi bir net olamama durumları var. Yani Yahudilik ve Hristiyanlıktaki bazı aksaklıkları sonradan dine eklemlemeleri bizde de olabileceğine ihtimal veriyorlar ki böyle bir sapma içine düşebiliyorlar. (Sözü Müstakim Kılmak 1)
- Yoksulun elinden tutulması İslam'ın emridir. (Sözü Müstakim Kılmak 2)
- Hasılı günümüzde âlim olmak demek, eski alimlerin yazdıklarını öğrenmek demektir. Yani günümüzün alimleri, geçmiş ulemanın talebesi seviyesinde bile değil. Niyetimiz kimseyi karalamak ya da küçümsemek değil, ama vakıa bu. (Sözü Müstakim Kılmak 1)
- "İnsanların, dünya işlerini yoluna koymak amacıyla dinlerinden terk ettikleri her nokta için Allah onların başına düzeltmek istedikleri o işten daha zararlısını getirir." Hz. Ali (Çağdaş Dünyada İslami Duruş)
- "Mu'aviye, kapının halkası mesabesindedir.Onu yerinden oynatanı,ondan yukarıdakilere kasdetmekle itham ederiz." (Sana Din’den Sorarlar - Cilt 1)
- Televizyonlardan ABD patentli aksiyon filmi gösterir gibi bütün dünyaya seyrettirilen bu "naklen vahşet" karşısında, yabancılaşma duygusu yaşamadan kaçımızın ağlayarak secdeye kapandığı ve dua ettiği meraka değer doğrusu... (İslam ve Modern Çağ (3 Cilt))
- Modern dönem Müslümanlarının belki de en temel problemi şu: İçinde bulunduğumuz duruma nasıl geldiğimiz, niçin bu şartlarda yaşamak zorunda olduğumuz, dünyanın gidişatını tayin etme, ya da en azından etkileme konumuna gelebilmek için global ölçekte neler yapmamız gerektiği... gibi meselelere kafa yormak yerine, hasbelkader yaşamakta olduğumuz durumu Din’e onaylatarak rahatlamanın yollarını arıyoruz. Sanki Din bizi, ne halde bulunuyorsak o halde rahatlatmak ve her hal-u kârda tercihlerimizi onaylamak için gönderilmiş gibi, hayatımızı Din'e göre değil, Din'i hayatımıza göre ayarlamanın peşindeyiz sürekli. (İstikamet Yazıları -I. Cilt)
- İslam dünyasının son ikiyüz yıldır "değerler" bağlamında yaşadığı aşınma ve çürüme, İslam'la ilişkimizi "hissederek yaşama" seviyesinden, "öğrenmeye çalışma" seviyesine indirgedi. Bu, meyvenin tadını posasından almaya çalışmak gibi bir şey. (İslam ve Modern Çağ (3 Cilt))
- Acaba Modernizm'i üzerimizde bu denli etkili ve söz sahibi kılan, bizzat onun doğasında var olan kuvve/ler miydi, yoksa onunla muhatap olduğunda birden cin çarpmışa dönen ve "şu işi bir anlayalım" diyerek Modernizm'i sorgulamak yerine, bir "sevk-i tabii" ile dönüp kendi dinlerini ve tarihsel tecrübelerini "sorgulama" kolaycılığını seçen Müslümanlar'ın yaşadıkları özgüven bunalımı mıydı? (İslamî Bilincin İhyası)
- Kur'an'ın vahiy olduğuna iman eden bir kimse, onun 'tarihsel' olduğunu düşünebilir mi? Tarihsellik tartışmalarının, köken itibariyle Batılı olduğunu ve İslam ile herhangi bir irtibatı bulunmadığını bilenler için bu sorunun cevabı açıktır. (İslam ve Modern Çağ - Cilt 2)
- Allah Teala'nın hidayete erdirmesi, hidayeti elde etmek gibi bir problemi bulunanlar için söz konusudur. (İslamî Bilincin İhyası)
- Ali bin Ebu Talib (r.a) dedi ki: "İnsanlara anlayacakları şeyler söyleyin, anlamadıklarını bırakın." (Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi)
- Hz. Ömer önceleri parmakların diyetinin miktarı konusunda şöyle bir karar vermişti: Başparmak için 15, işaret parmağı için 10, orta parmak için 10, yüzük parmağı için 9 ve serçe parmağı için 6 deve. Ancak Hz. Peygamber sav.'in diyet miktarında parmaklar arasında herhangi bir farklılık gözetmediği ve bütün parmakların diyetini 10'ar deve olarak belirlediği rivayet edilmiştir. Kaynaklar, konuyla ilgili rivayetlerden haberdar olduktan sonra Hz. Ömer'in kendi içtihadını terk edip, hadisin bildirdiği hükmü aldığını bildirmektedir. (Hz. Ömer Ve Nebevi Sünnet)