E. M. Forster kimdir? E. M. Forster kitapları ve sözleri
İngiliz Roman, Öykü ve Deneme Yazarı E. M. Forster hayatı araştırılıyor. Peki E. M. Forster kimdir? E. M. Forster aslen nerelidir? E. M. Forster ne zaman, nerede doğdu? E. M. Forster hayatta mı? İşte E. M. Forster hayatı... E. M. Forster yaşıyor mu? E. M. Forster ne zaman, nerede öldü?
İngiliz Roman, Öykü ve Deneme Yazarı E. M. Forster edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında E. M. Forster hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. E. M. Forster hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte E. M. Forster hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Tam / Gerçek Adı: Edward Morgan Forster
Doğum Tarihi: 1 Ocak 1879
Doğum Yeri: Marleybone, Londra, İngiltere
Ölüm Tarihi: 7 Haziran 1970
Ölüm Yeri: Coventry, Warwickshire, İngiltere
E. M. Forster kimdir?
(1879-1970) yirminci yüzyıl başı İngiliz edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Cambridge’deki King’s College’den mezun olduktan sonra, bir süre İtalya’da yaşadı ve Where Angels Fear to Tread (Meleklerin Uğramadığı Yer - Çev: Armağan İlkin) ile Room With a View (Manzaralı Oda) romanlarını yazdı; bu romanlarda Akdeniz kültürünün tenselliği ile tutuk İngiliz roman kahramanları arasındaki ilişkiyi ele alır. I. Dünya Savaşı sırasında Mısır’da sivil görevli olarak çalıştıktan sonra 1911 ve 1921 yıllarında Hindistan’a iki yolculuk yaptı. En ünlü romanı A Passage to India (Hindistan’a Bir Geçit) bu yolculukların ürünüdür. Bu romanında sömürgeci İngilizlerle Hintliler arasında gerçek, insani bir bağ kurmanın imkânsızlığını anlatır. Forster, ayrıca edebiyat eleştirisi, biyografi, edebi ve toplumbilimsel denemeler de yazdı. Aspects of the Novel (Roman Sanatı - Çev: Ünal Aytür) ile Two Cheers for Democracy (Demokrasi İçin İki Kere ‘Çok Yaşa!’) bunların arasında en önemlileridir. Otobiyografik ögeler taşıyan Maurice ise Forster’in erken dönem romanlarından biri olmakla birlikte ancak ölümünden sonra 1971’de yayınlandı. Forster, 80’li ve 90’lı yıllarda özellikle Merchant-Ivory ve David Lean gibi yönetmenlerin romanlarından yaptıkları uyarlamalarla geniş kitlelerce tanındı.
E. M. Forster Kitapları - Eserleri
- Hindistan'a Bir Geçit
- Maurice
- Roman Sanatı
- Howards End
- Manzaralı Bir Oda
- Meleklerin Uğramadığı Yer
- Cennet Dolmuşu
- The Story of the Siren
- The Machine Stops
- The Road from Colonus
E. M. Forster Alıntıları - Sözleri
- Doğuluda kuşku, insanı sıkılgan yapan ve ansızın düşmanca tavırlara sevk eden bir tür kötü huylu tümör, bir akıl hastalığıdır. Bu onun şeytanıdır, tıpkı Batılınınkinin ikiyüzlülük olması gibi. (Hindistan'a Bir Geçit)
- "Kral öldü, arkasından kraliçe de öldü,' dersek, öykü olur. 'Kral öldü, sonra üzüntüsünden kraliçe de öldü,' dersek, olay örgüsü olur. (Roman Sanatı)
- "Şimdi bebek yoktu ama geride muazzam bir sevgi, gurur ve merhamet aracı vardı hâlâ. Çünkü pek çok şeyi yanlarında götürdüklerini sandığımız ölüler bize ait olan hiçbir şeyi götüremezler aslında. Uyandırdıkları güçlü duygular onlarla birlikte ölmez. Bir başkasına yöneltilebilir, bir değişime uğrayabilir ama yok edilmeleri hemen Hemen olanaksızdır." (Meleklerin Uğramadığı Yer)
- Ne var ki, Dostoyevski'nin romanlarında yalnızca şu ya da bu kişi olmak, gelmiş geçmiş bütün insanlarla birleşmek demektir. (Roman Sanatı)
- I believe that you pray to it when you are unhappy. Men made it, do not forget that. Great men, but men. The Machine is much, but it is not everything. I see something like you in this plate, but I do not see you. I hear something like you through this telephone, but I do not hear you. That is why I want you to come. Pay me a visit, so that we can meet face to face, and talk about the hopes that are in my mind (The Machine Stops)
- . Sevmek ve ayrılmak mümkün değil. Öyle olmasını dileyeceksin. Aşkı dönüştürebilirsin, görmezden gelebilirsin, karıştırabilirsin ama asla içinden çekip çıkaramazsın. Şairlerin haklı olduğunu yaşayarak biliyorum : "Aşk sonsuzdur." ... (Manzaralı Bir Oda)
- Zeka ile bellek birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Çünkü insan anımsayamadığı şeyleri anlayamaz. (Roman Sanatı)
- Pişmanlık bazen öyle yavaş yayılır ki, "Dün mutluydum, bugün mutsuzum," demek olanaksızdır. (Meleklerin Uğramadığı Yer)
- Kişi "insanca davranmalıydı," (Maurice)
- Kavganın amaçlarıyla zaferin meyveleri hiçbir zaman aynı değildir; ikincinin kendi değerleri vardır ve sadece azizler onları reddeder, ama ele geçirilir geçirilmez sahip göründükleri ölümsüzlük yok olur. (Hindistan'a Bir Geçit)
- Gerçek şu ki dışarıda, senin ve benim asla dokunmadığımız muazzam bir hayat var; (Howards End)
- Çünkü pek çok şeyi yanlarında götürdüklerini sandığımız ölüler bize ait olan hiçbir şeyi götüremezler aslında. Uyandırdıkları güçlü duygular onlarla birlikte ölmez. Bir başkasına yöneltilebilir bir değişime uğrayabilir ama yok edilmeleri hemen hemen olanaksızdır. (Meleklerin Uğramadığı Yer)
- "İnsan hayatta ya satır oluyor ya da satırın vurduğu kütük." (Roman Sanatı)
- . Doğruyu yaparsak, bizi gerçekten seven insanlar uzun vadede bize geri döneceklerdir. ... (Manzaralı Bir Oda)
- Günlük yaşamda görmüşsünüzdür, meraklı insanların belleği hemen her zaman zayıftır; sonra, bu gibi kimseler genellikle budala oluyorlar. Biri, size kaç kardeşiniz olduğunu sorarak söze başlıyorsa, bilin ki candan ilgi duyan bir kimse değildir. Aradan bir yıl geçsin, kendisiyle yeniden karşılaşın, büyük bir olasılıkla kaç kardeşiniz olduğunu soracaktır: Ağzı gene şapşalca yarı açıktır, gözleri gene yuvalarından dışarı uğramış gibi patlak patlaktır. (Roman Sanatı)
- Hintliler korkak mıydı? Hayır, ama harekete geçmekte çok kötüydüler, bazen de hiç harekete geçemiyorlardı. Korku her yerdeydi; İngiliz Egemenliği buna dayanıyordu. (Hindistan'a Bir Geçit)
- Geçmişin uçucu mutluluğu gözünü kör etmişti ve düşleyebildiği en büyük mutluluk yeniden o geçmişe dönebilmekti. (Maurice)
- "Hindistan tanrıları sever." "İngilizler ise tanrılık taslamayı." (Hindistan'a Bir Geçit)
- Eylemin uğultusu dindiğinde huzur görünür hale gelir. (Hindistan'a Bir Geçit)
- Maurice, hastalık ve ölümü ender olarak düşünürdü, ne var ki düşündüğünde tüm benliği güçlü bir tepkiyle dolardı. (Maurice)