Cüneyd Suavi kimdir? Cüneyd Suavi kitapları ve sözleri
Yazar Cüneyd Suavi hayatı araştırılıyor. Peki Cüneyd Suavi kimdir? Cüneyd Suavi aslen nerelidir? Cüneyd Suavi ne zaman, nerede doğdu? Cüneyd Suavi hayatta mı? İşte Cüneyd Suavi hayatı...

Doğum Tarihi: 1948
Doğum Yeri: Adapazarı
Cüneyd Suavi kimdir?
1948 Yılında Adapazarı'nda doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu şehirde tamamladı. Daha sonra, günümüzde Mimar Sinan Üniversitesi olarak bilinen Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni yüksek mimar ünvanıyla bitirip Sakarya Üniversitesi'nde asistanlığa başladı. İleriki yıllarda profesörlüğe kadar yükselen Cüneyd Suavi, evli ve üç çocuk babasıdır.
Zafer Dergisi'nde 1982 yılından beri hikayeleri yayınlanan yazarın en tanınmış eseri, Hayatın İçinden adlı hikaye kitabıdır. Türk insanı tarafından büyük bir rağbet gören bu eserin tamamı Korece'ye; bir bölümü de İngilizce, Almanca, Rusça, Arapça, Arnavutça, Tatarca, Özbekçe ve Makedonca'ya çevrilerek dünyanın dört bir yanına ulaşmıştır. Bu eserin devamı olan Hayatın İçinden-2 adlı kitap da, 2003 yılında basılmıştır.
Cüneyd Suavi'nin Kırk Gram Tebessüm, Mucizeler, Bilmeceler ve Çocuklar İçin Peygamberler Tarihi adlı eserleri dışında, .ocuklar için yazdığı İki Çuval Altın, Huzur Ormanı, Gökten İnen Balık, Cennete Davet ve Sevgi Marketi adlarını verdiği beş hikaye kitabı daha bulunmaktadır.
Cüneyd Suavi Kitapları - Eserleri
- Hayatın İçinden 1
- Hayatın İçinden 2
- Kırk Gram Tebessüm
- Hayatın İçinden - Sevgi Hikayeleri 3
- İmdat Aşık Oldum
- İki Cihan Güneşi Peygamberimiz
- Hazır Cevaplar 1
- Hayatın İçinden
- Kesilen Gitar
- Ali'nin Seccadesi
- Hazır Cevaplar-2
- Hazır Cevaplar-3
- Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1
- Hayatın İçinden
- Peygamberimizin Mucizeleri
- Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 2
- Allah Resulü
- Gençler için - Peygamber Efendimiz
- Peygamberler Tarihi
- Cennetin Elçileri Peygamberler Tarihi
- Baldan Tatlı Öyküler-2
- Baldan Tatlı Öyküler 1
- İki Çuval Altın
- Zeka Pınarından Hazır Cevaplar
- Hayatın İçinden
- Küçük Boydaki Adamlara Büyük Boyda Bilmeceler
- Gül Kokulu Resulden Mucizeler
- Mucizeler
- Çiçek Bahçesi
- Baldan Tatlı Öyküler 3
- Gençler İçin Peygamberler Tarihi
- Hayatın İçinden
- Bir Günde Devrialem
- 40 Hikaye
- Hayatın İçinden Senaryolar
- Esrarengiz Program
- Dur ve Düşün
Cüneyd Suavi Alıntıları - Sözleri
- Sadece dıştan bakarak insanlara değer biçmek,tedavisi imkânsız bir hastalık sanki. (Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1)
- Anlayamadı hiç kimse, Çöldeki üç beş çiçeğin nasıl yaşadığını. . . bilemediler nedense, Çiçeklerin arasında bir şehit yattığını. . . ♡ (Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 1)
- Hayvanlar, belki de bizimle konuşabilecek yetenektedir. Ama başlarına gelecekleri bildiklerinden, susuyor olmalılar. (Kırk Gram Tebessüm)
- İnsan kendi değerini kendi belirler. Bizleri değerli kılan Allah yolunda attığımız adımlardır. Onun yolunda gidenler elmas gibi nurlanır, edebi bir güzelliğe kavuşur. Aksi halde sahip olduğunuz güzellik bir daha geri dönmemek üzere söner... (İmdat Aşık Oldum)
- Peygamberimiz, Hz. Ebu Bekir'in İslam'ı seçmesinden bahsederken: "İslam'a davet ettiğim kişilerin arasında bazıları nazlandı, bazıları uzun uzun düşündü. Fakat Ebu Bekir hiç gecikmedi, bir an bile beklemedi." demişti (İki Cihan Güneşi Peygamberimiz)
- "Çünkü siz, bir insanın kalbini fethetmeyi, bir zirveyi fethetmekten önemli görmüştünüz." (Hayatın İçinden Sevgi Hikayeleri 2)
- Allah Resulü 'nün amcası'nın ciğerini yiyen Hind in Tevbesi : amcasının bu şekilde şehit edilmesi ile perişan olmuştu. fakat şimdi karşısında o işi planlayan kadın vardı .Hz Ömer iki cihan güneşi nin vereceği cevabı merakla beklerken, Peygamberimiz o kadına seslenerek :Demek sen ut be nin kızı Hint'sin ha dedi Hint bu sözler üzerine peçesini kaldırıp "Evet ya resulallah utbenin kızı hind'im kendi arzum ile İslamiyeti seçtim ve İşlediğim günahların affedilmesi için senden dua almaya geldim !dedi" Peygamberimiz inanılmaz bir nezaket gösterip:" Ey Hint Hoş geldin !"diyerek tebessüm evtti .Bu incelik karşısında Hint sanki damla damla eriyordu. Ya Resulallah !daha birkaç güne kadar sana ve yakınlarına düşmandım ve yeryüzünde hiç kimseye böyle bir kin duymazdım .Ama bugün senden fazla sevdiğim biri yoktur diyerek ağlamaya başladı. Peygamberimiz :Ey Hint! islamiyetten önce işlenen günahlar Müslüman olduktan sonra silinir gider diyerek onu teselli etti. (Allah Resulü)
- Küçük çocuk ve babası, gittikleri parkta bir banka oturmuşlar, tatlı bir sohbete başlamışlardı. Mayıs ayı geldiğinden her taraf yemyeşildi. Dört bir yandan güzel kokular yükseliyor, kuş sesleri bir an bile kesilmiyordu. Küçük çocuk altı yaşına bastığından, bir şey hariç aklı her şeye eriyordu. O şey de babasının sertliğiydi. Çünkü babası, hiçbir sebep yokken bir anda sinirlenir, kulağına yapışarak onu azarlar, daha sonra da gönlünü almaya yanaşmazdı. Sessizce ağlardı çocuk, ağlamaktan yorgun düşene kadar. Daha sonra içine, küçücük dünyasına kapanırdı. Allah’tan ki ara sıra birlikte gezerlerdi, bugünkü gibi... Çocuk nefes alırdı o günlerde, kırılmış kalbine rağmen her şeyi unuturdu. Biraz önce aldıkları simitleri yerlerken, babası kendisine çıkışarak: "Daha önce defalarca söyledim” dedi. “Koskoca adam oldun. Yerlere kırık dökme! Böyle bir şeyi sadece aptallar yapar.” Küçük çocuk sesini çıkartmadı. Babasını canı gibi sevdiği için, onu gücendirmekten korkuyordu. Ama elinde değildi simidin susamlarını, hatta bazı parçalarını düşürmemek. Zaten simit gevrekti. Böyle bir şey son derece normal sayılmalıydı. En iyisi babası başka tarafa bakarken, simidinden küçük ısırıklar almaktı. Ufaklık bu işi yapmaya çalışırken, babası onun kulağına yapışarak: “Anlaşılan kafana laf girmiyor” dedi. “Simidinin yarısını yerlere döktün. Yürü hemen gidiyoruz! Bir daha da gelirsek iki olsun.” Adam, çocuğun elinden simidini alarak yanlarında getirdiği poşete koydu. Ve hızlı adımlarla parktan dışarı çıktı. Oğlu nasıl olsa korkuya kapılacak, ister istemez peşinden yarışacaktı. Fakat çocuk, böyle bir şey yapmadı. Gözlerinden süzülen yaşları silerken, papatyalarla süslenen taze çimenlerin üzerine eğildi ve oradaki karıncalara doğru dönüp: “Biliyorum karnınız çok aç” dedi. “Ama babam simidimi aldı elimden. Şimdilik attıklarımla idare edin.” (Hayatın İçinden - Sevgi Hikayeleri 3)
- Dermansız dert yoktur, buna inanın. (İmdat Aşık Oldum)
- Kendi kıyametimizi kendi elimizle hazırlıyoruz. Hem de üç-beş kuruşluk bir menfaat için. (Kesilen Gitar)
- Şunu sakın unutma! Yaşanılan her olay, sıkıntılı olsa bile inanılmaz güzellikte meyveler verir. Bu hâdise seni olgunlaştıracaktır, bundan emin ol. Şimdi yüreğini yakan bu acı hâdiseler, son derece tatlı nimetlerden farksızdır. Yeter ki o tuzakları fark edip düşme! Tuzakları görebilen basiret sahipleri, o tuzakları bilmeyen sayısız insanı kur tarabilir. Bir zamanlar benim de yaşadığım gibi, sen de çok zor bir eğitimden geçiyorsun. Başkasının dertlerine derman olmanın en kısa yolu bu olsa gerek. (İmdat Aşık Oldum)
- Zorluklar çoğaldıkça ibadetler daha kıymetli hale gelir ve Allah her zorluktan sonra inanılmaz derecede kolaylık verir. (Ali'nin Seccadesi)
- Niyazi Beki Hoca: ' Allah beni yaratırken, bana niye sormadı?' diyen birine şu cevabı vermiş: -Sen yoktun ki, sana sorsun. (Hazır Cevaplar-2)
- Şöhret, kalbi öldüren zehirli bir bala benzer. (Kırk Gram Tebessüm)
- Bütün zorluklara rağmen namaz kılanlar daha fazla takdir edilip alkışlanır. (Ali'nin Seccadesi)
- "Hiçbir insan yıldızlara gidemez , çünkü buna ömrü yetmez." (Hayatın İçinden 2)
- Allah'ı tanıyıp ona itaat eden, zindanda olsa bile bahtiyardır. Onu unutanlar da, saraylarda olsa bile zindanlardadır, hepsi bedbahttır. (Hayatın İçinden - Sevgi Hikayeleri 3)
- "Bedir gününde ,gökyüzünden aşağıya bir gölge (bulut )indi.Ben onu İlk bakışta bütün ufku kaplayan bir kilimden farksız gördüm .Daha sonra fark ettim ki onlar karınca sürüsü gibi melekmiş. Anladım ki Allah resulüne yardım geliyor. (Allah Resulü)
- Yahudinin biri imtihan etmek gayesiyle Efendimizin (Sav) yanına gelmiş ve elindeki yiyeceği göstererek: -"Ey İslam Peygamberi," diye sormuştu. "Bu benim rızkım mıdır?" Yahudi, 'evet' cevabını alsa, elindekini yemeyerek atacak; 'hayır' cevabında ise onu yiyerek sözde akılılık etmiş olacaktı. Yahudinin bu düşünce ile sorduğu soruya, Peygamber Efendimiz hiç tereddüt etmeden cevap verdi: - "Yersen, rızkındır!.." (Hazır Cevaplar-3)
- "Zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve layık değildir." Bediüzzaman (İmdat Aşık Oldum)