Cornelius Tacitus kimdir? Cornelius Tacitus kitapları ve sözleri
Tarihçi Cornelius Tacitus hayatı araştırılıyor. Peki Cornelius Tacitus kimdir? Cornelius Tacitus aslen nerelidir? Cornelius Tacitus ne zaman, nerede doğdu? Cornelius Tacitus hayatta mı? İşte Cornelius Tacitus hayatı...
Tarihçi Cornelius Tacitus edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Cornelius Tacitus hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Cornelius Tacitus hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Cornelius Tacitus hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Tam / Gerçek Adı: Gaius Cornelius Tacitus
Doğum Tarihi:
Doğum Yeri:
Cornelius Tacitus kimdir?
MS 56 - 117yılları arasında Roma'da yaşamış hatip, avukat, senatör ve tarihçidir. Roma senatosundaki görevleri, Roma tarihi ve imparatorluğun kuzeyindekiGermanialılar üzerine yazdığı eserleriyle tanınır.
Cornelius Tacitus Kitapları - Eserleri
- Germania
- Agricola'nın Hayatı
- Germania ve Britannia
Cornelius Tacitus Alıntıları - Sözleri
- "Agricola on üç haziranda Caligula'nın üçüncü konsullüğü sırasında doğdu. Yirmi üç Ağustosda Collega ile Prisctis'un konsüllüğü sırasında elli dört yaşında öldü. Gelecek nesiller ihtimal şahsi görünüşünün nasıl olduğunu bilmek isteyebilirler. Vücudu heybetli olmamakla beraber biçimli idi. Yüzünde hiç bir ihtiras izi görülmüyordu. Sevimlilik okunuyordu. İyi bir insan olduğuna kolayca, büyük bir insan olduğuna isteyerek inanabilirdiniz." (Agricola'nın Hayatı)
- Herhangi bir insanı eve kabul etmemek ayıp saylır. Herkes gücü yettiğince görkemli sofralar kurup konuklarını ağırlar. Yemek tükendiğinde, ev sahibi bu kez konuğunun kılavuz ve yol arkadaşı olur, bitişikteki eve davet edilmeksizin giderler, hiç aldırmazlar; orada da aynı samimiyetle ağırlanırlar. Konukseverlik geleneği uyarınca hiç kimse yabancıyı tanıdığından ayırt etmez. Konuk ayrılırken bir şey talep ettiğinde istediğini yerine getirmek adettendir. Konuktan bir şey istemek konusunda da aynı rahatlığı gösterirler. Armağanlar onları mutlu eder, fakat ne verdikleri armağanlardan karşılık beklerler ne de aldıkları armağanlara karşılık verme zorunluluğu hissederler, konuklarıyla aralarındaki ilişkiler çok naziktir. (Germania)
- insanlar iyilikten çok,incitmenin karşılığını vermeye hazırdırlar çünkü minnettarlık bir yüktür,intikam ise bir zevk (Germania ve Britannia)
- Yayılıp otururlar, davranışlarındaki uyumsuzluk merak uyandırıcıdır, çünkü bu adamlar tembelliği bu kadar severken sükünetten de bir o kadar nefret ederler. (Germania)
- Dayılar kız kardeşIerinin çocuklarını, kendi babalarının onları sevdigi kadar sever. (Germania)
- (…) konuşmak ve duymak hakkını bile bizden aldılar. Susmak kadar unutmak da elimizde olsaydı sesimizle birlikte hafızamızı da kaybedecektik. (Agricola'nın Hayatı)
- "Tarihte okuyoruz ki, Rusticus'un Paetus Thrasea'yı, ve Senecio'nun Helvidiiıs Priscus'u övmesi ölümle cezalanması gereken bir suç sayılmış, yalnız yazanlar değil, kitapları da şiddetli cezadan kurtulmamıştı. Aedilis'ler üç kişilik heyete bu ünlü dahilerin eserlerini Forumda açıkça yakmak için emir verdiler. Onlar bu alevler içinde Roma milletinin sesini, Senatonun hürriyetini, beşerin vicdanını yok edebileceklerini sanıyorlardı. Daha da ileri giderek sanki -hiçbir yerde bir kültür izi bırakmamak istiyorlarmış gibi bütün filozofları kovdular, her türlü marifet erbabını sürgüne yolladılar." (Agricola'nın Hayatı)
- Olanca güçle yeniden saldırmak için geriye çekilmeleri korkaklık değil, taktik icabıdır. Sonucu belli olmayan savaşlarda bile kendi askerlerinin cesetlelini alır götürürler. Kalkanını bırakmak en büyük şerefsizliktir, bu yüz kızartıcı suçu işlemiş kişinin dinsel törenlere katılmasına ya da bir toplantıya girmesine izin verilmez. Savaştan kaçanların çoğu bu kara lekeden kendilerini asarak kurtulur. (Germania)
- Ayrıca tanrıları duvarlar içine hapsetmenin ya da onları insan suretinde betimlemenin göksel varlıkların yüceliğine yakışmayacağını düşünürler. Ormanları ve koruları kutsal alanlar olarak görürler ve sadece derin bir saygıyla baktıkları bu gizemli varlıklara tanrıların adlarını verirler. (Germania)
- Nasıl vücudumuz büyümek için yıllar istiyor, bir an içinde yok oluveriyorsa, aynı suretle dahileri ve onların eserlerini yok etmek var etmekten daha kolay oluyor. Bizzat tembelliğin öyle bir cazibesi var ki yavaş yavaş kendimizi ona kaptırıyoruz, ilkin pek sıkıcı gelen hareketsizlik sonunda sevilmeye başlıyor. (Agricola'nın Hayatı)
- (…) gece güne yol gösterir. (Germania)
- Romalılar eşkiyalığa, katilliğe ve soygunculuğa "imparatorluk" adını verir. Savaşlarla ıssız birer çöl haline getirdikleri yerler için konuşurken de "barış getirdik" derler. (Germania ve Britannia)
- "Bir iki savaşın neticesine bakarak korkmamalıyız. Ümitsizlik bize daha büyük bir cesaret, daha büyük bir azim vermelidir." (Agricola'nın Hayatı)
- Kişinin ne kadar akrabası varsa, ne kadar yakını varsa yaşlılığında o kadar saygı görür. Çocuksuz olmanın hiçbir değeri yoktur. (Germania)
- Cezaların şekli suça göre değişir. Vatan hainleri ve kaçaklar ağaca asılır. Korkaklar, miskinler ve sapıklar balçıklara batırılıp üzerlerine çitler yığılır. Bu cezaların uygulanmasındaki farklılık şunu ima eder: cinayetler cezalandırılırken halka sergilenmelidir, ama kepazelikler gizlenmelidir. (Germania)
- "Tabiat, insanların evlatlarını ve yakınlarını en ziyade sevmesini ister. Çocuklanmız asker diye alınarak uzak diyarlara köleliğe götürülüyor, karılarımız kız kardeşlerimiz düşmanın şehvetinden ırzlarını kurtarabilirlerse dostluk ve misafirseverlik bahanesiyle kirletiliyorlar. Malımızı, servetimizi vergi diye, tarlalarımızı, yıllık mahsulümüzü öşür diye elimizden, alıyorlar. Bedenimiz, ellerimiz, ormanların, bataklıklara içinden yol açmak için hakaretlerle kırbaçlar altında yıpratılıyor." (Agricola'nın Hayatı)
- Kan dökerek kazanabilecekleri şeyi alın teri dökerek elde etmeleri onlara yavan ve budalaca gelir. (Germania)
- "Sabrın faydası yok diyorlardı, Biz dişimizı sıktıkça onlar üzerimize daha ağır yükler yüklüyorlar." (Agricola'nın Hayatı)
- (…) her tür çarpışmada ilkin gözler pes eder. (Germania)
- "Sevgilerinin karşılıklı olması, birbirlerini saymaları yüzünden her zaman inanılmıyacak kadar iyi geçindiler. Belki evlilik hayatında iyi bir kadın iyi bir kocadan daha fazla takdire layıktır. Ama herhalde geçimsiz bir kadını biz daha çok kabahatli sayarız." (Agricola'nın Hayatı)