Cevher Dudayev kimdir? Cevher Dudayev kitapları ve sözleri
Çeçenistan Cumhurbaşkanı, Asker, Siyasetçi, Aktivist Cevher Dudayev hayatı araştırılıyor. Peki Cevher Dudayev kimdir? Cevher Dudayev aslen nerelidir? Cevher Dudayev ne zaman, nerede doğdu? Cevher Dudayev hayatta mı? İşte Cevher Dudayev hayatı... Cevher Dudayev yaşıyor mu? Cevher Dudayev ne zaman, nerede öldü?
![Cevher Dudayev kimdir? Cevher Dudayev kitapları ve sözleri](https://www.mardinlife.com/uploads/2022/10/12/cevher-dudayev-kimdir-cevher-dudayev-kitaplari-ve-sozleri-331801.jpg)
Tam / Gerçek Adı: Cahar Dudayev/Джоха́р Муса́евич Дуда́ев
Doğum Tarihi: 15 Nisan 1944
Doğum Yeri:
Ölüm Tarihi: 21 Nisan 1996
Ölüm Yeri: Grozni
Cevher Dudayev kimdir?
Cahar Dudayev, (Rusça:Джоха́р Муса́евич Дуда́ев) (d. 15 Nisan 1944 – 21 Nisan 1996).
Tartu Anıtı
Çeçenistan'ı özgürlüğü kavuşturan Cahar Dudayev, Çeçenistan'ın Yalho köyünde doğdu. 23 Şubat 1944'te Sibirya'ya sürgün edilenlerin arasına katıldığında henüz, annesinin kucağında, 15 günlük bir bebekti.
Çocukluk yılları Sibirya bozkırlarında çok güç şartlar altında geçti. Orta öğrenimini Sibirya'da tamamladı. 1962 yılında Tambov Askeri Pilot Yüksek Okulu'ndan, 1966 yılında da "Uzak Mesafe Uçakları Pilot ve Mühendis Yetiştirme Yüksek Okulu"'ndan mezun oldu. 1974 yılında Gagarin Hava Harp Akademisi'ni de bitiren Dudayev, 1. Sınıf pilot ve mühendis unvanını kazandı. SSCB hükümeti tarafından kendisine '12 madalya verildi. Tümgeneralliğe yükseldi. Sovyet tarihinde stratejik hava kuvvetleri'nde tümen komutanı olmayı başaran ilk müslüman olarak adından bahsettirdi.
1989'da Estonya'da stratejik hava kuvvetleri filoları komutanlığında görev yaparken Baltık Ülkeleri'nde başlayan bağımsızlık hareketlerinin kuvvet kullanılarak bastırılması için Moskova'dan emir aldı. Ancak bu emri yerine getirmedi ve adı isyancı generale çıktı. Moskova bu itaatsizliği hazmedemedi ve Dudayev, ceza olarak askeri birliği ile birlikte Grozni'ye sürgüne gönderildi. 1990 yılının Mayıs ayında görevinden istifa etti. Rusya bu "isyancı" komutanın önderlik edeceği birçok olaya gebeydi.
Kasım 1990'da toplanan Çeçen Halkının Kurultayı'na davet edildi ve sonradan "Çeçen Milli Kongresi" adını alan bu halk meclisinin icra kurulu başkanlığına seçildi.
19-21 Ağustos 1991'de Gorbaçov'a karşı girişilen başarısız darbe teşebbüsü sırasında darbecilerin karşısında yer aldı. Sonrasında, darbecilerle işbirliği yapan Çeçen-İnguş Cumhuriyeti Hükümeti'ni düşürmek için başlatılan halk hareketinin başına geçti. Demokratik güçler, aydınlar ve tüm Çeçen halkı kendisini destekledi. 27 Ekim 1991'de yapılan seçimlerde %85 oranında oy alarak Çeçenistan Cumhurbaşkanlığı'na seçildi.
Cahar Dudayev, Rusya'nın 11 Aralık 1994 tarihinde Çeçenistan'a karşı başlattığı askeri harekete karşı halkına "Cihad" emrini verdi. Böylece Çeçenistan karşı saldırılara geçti. Dudayev'in önderliğindeki Çeçen halkı, iki yıla yakın bir süre devam eden bağımsızlık mücadelesi verdi.
Cahar Dudayev 21 Nisan 1996'da bir suikast sonucu hayatını kaybetti. Ölümünün ardından Rus asıllı eşi Alla Dudayeva, Cahar Dudayev'in mücadelesini anlatan "Milyon Birinci" isimli kitabını yazdı. Kitap, Türkçeye de çevrildi.
Cevher Dudayev Kitapları - Eserleri
- Özgürlük Kolay Değil
Cevher Dudayev Alıntıları - Sözleri
- 1ожалла я Маршо Буьйсанна борз ехкаш дуьненчу девлла тхо, 1уьйранна лом уг1уш тхан ц1ераш техкина. Лаилаха иллАллах. Аьрзонийн баннашкахь наноша дакхийна, Тархаш т1ехь дой хьийзо дайша 1амийна. Лаилаха иллАллах. Халкъана, махкана наноша кхоьллина, Цаьршинна эшначохь, майра д1ах1иттина. Лаилаха иллАллах. Ламанан лечарчий маршонехь кхиийна, Халонех, бохамех курра чекхдийлина. Лаилаха иллАллах. Мокхаза ламанаш даш хилла лаларах, Дахарехь, къийсамехь яхь оха д1алур яц! Лаилаха иллАллах. Бос 1аьржа ва латта молханах лелхарах, Тхешан сий доьхкина, тхо лаьтта доьрзур дац. Лаилаха иллАллах. Тхо цкъа а цхьанненна къарделла совцур дац, 1ожалла, я маршо – шиннех цхьаъ йоккхур ю? Лаилаха иллАллах. Йижараша тхан чевнаш эшаршца ерзайо, Хьомсарчу б1аьргаша хьуьнаршна г1иттадо. Лаилаха иллАллах. Мацалло хьовзадахь, орамаш дуур ду, Хьогалло тхаш б1арздахь, бецан тхин мийра ду! Лаилаха иллАллах. Буьйсанна борз ехкаш дуьненчу девлла ду, Халкъана, махкана, Далла а муьт1ахь ду. Лаилаха иллАллах. Ölüm ya da Özgürlük Bu dünyaya geldik biz, gece kurt yavrularken, Adlarımız konuldu, sabah arslan kükrerken. Lāilaheillallah Kartal yuvalarında süt emzirmiş analar, Yalçın kayalıklarda at koşturtmuş atalar. Lāilaheillallah Analar doğurmuştur, halk için, vatan için, Emre amade olduk, hepimiz onlar için. Lāilaheillallah Dağların şāhinleri yetiştirilmiş özgür, Tehlikeden zorluktan, mağrūrāne kurtulur. Lāilaheillallah Kurşun olup erise, o granitten dağlar, Hayattan ve savaştan yılmak olur bize ar. Lāilaheillallah Barut olup patlasa yer küresi tümüyle, Girmeyiz o toprağa, satılmış onur ile. Lāilaheillallah Şimdiye dek kimseye pes etmiş değiliz biz, “Ya istiklāl ya ölüm!” olmuştur parolamız. Lāilaheillallah Bacılar yaramızı şarkılarla sarıyor, Saygı dolu bakışlar maharet arttırıyor. Lāilaheillallah Açlık katı olursa bitki kökleri yeriz, Susuzluk kavurursa, çiy damlası içeriz. Lāilaheillallah Gece kurt yavrularken, dünyaya gelmişiz biz, Halka, Hakk’a vatana başımızı eğmişiz! Lāilaheillallah. Ojalla ya Marsho Büjsanna buorz jiexkaş dünienču dövla txo, Yüjranna lom chijzaş txan cheraş texkina. Lāilaheillallah Ärzuonijn bannaşkaxh nānuoşa deqijna, Tarxaş thiexh doj xhijzuo dajşa txo yāmijna. Lāilaheillallah Xalqhana, maxkana nānoşa qöllina, Cār şinna eşnačuoxh majra dyahittina. Lāilaheillallah Lāmanan lečarčij, mārşuoniexh qiijna, Xalōniex, buoxamiex kurra čieqdijlina. Lāilaheillallah Mōqaza lāmanaş daş xilla lālarax, Dāxariexh, qhijsamiexh jaxh ōxa dyalur jac. Lāilaheillallah Buos yärzha va lätta molxanax lielxarax, Txéşa sij döxkina txo lätta dörzar dac. Lāilaheillallah Txo cqhā a cxhannienna qhardiella sövcca dac, Yōzhalla ja marşuo şinniex cxha’ joqqur ju. Lāilaheillallah Jizharşa txan čevnaş éşarca jierza jo, Xhomsarču byärgaşa xhünarşna ghittado. Lāilaheillallah Macallo xhovzadaxh ōramaş duur du, Xhogallo txäş byarzdaxh bécan txi mijra du. Lāilaheillallah Büjsanna buorz jiexkaş dünienču dövla txo, Xalqhana, Maxkana, Dalla a müthaxh du! Lāilaheillallah. (Özgürlük Kolay Değil)
- "Onlarca yıldır diasporaya sürülmüş her Kafkasyalı ve Çeçen çocuk bir gün bunu hayal eder, İslam bir gün tüm Kafkasya'ya geri dönecek ve yalnızca kendi topraklarına da değil... Ben de Kafkasya topraklarına İslam'ın dönüşünü düşleyen o çocuklardan biriyim." (Özgürlük Kolay Değil)
- Çar Deli Petro'dan bu yana “sıcak denizlere inmeyi” hayal eden Rusya, karşısında her zaman Kafkasya Halkları ile Anadolu Türklüğünü bulmuştur. Hile ve desiselerle asırlarca Türkistan Türklüğü’nün hürriyet ve istiklâlini gaspetmiş olan Moskova’nın bu hedefi bugün de değişmemiştir. Kazan ve Astrahan Hanlıklarını güdümüne alması ve daha sonra Kırım'da hâkimiyet kurması ile arzusuna çok yaklaştığını sanan Rusya, 1917 Komünist devriminden soma bu idealini “rejim ihracı yoluyla” gerçekleştirmek, yani elini ateşe sokmamak için 70 yıl “maşa” kullandı. Türkiye, Afganistan ve İran, Rusya'nın ilk hedefleri arasında idi. İran'daki şahlık rejimine ABD'nin de Tahran’ı desteklemesiyle, boyun eğdiremeyen Moskova, Türkiye’yi 15 yıl uğraştırdı. Afganistan’daki adamlarını bir “gece baskını" ile iktidara taşımayı başarmasına rağmen, halkı ezemedi ve çekilip gitmek zorunda kaldı. Bu üç ülkede başarılı olamaması komünist rejimin sonu oldu. Daha Önce Macaristan (1956) ve Çekoslovakya (1968) siyasi gücünü artırmış ve ekonomisine nefes aldırmıştı ama Türkiye, İran ve Afganistan'da hedefine ulaşamadı. Sovyet rejimi Kafkasya'ya yerleşirken de büyük mukabele görmüştü. Gerçi bazı tecrübesiz mahalli siyaset ve devlet adamlarını kullanmasını bilmişti. 11 Mayıs 1918'de kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ile 28 Mayıs 1918’de ilan edilen Azerbaycan Cumhuriyeti’nin milli liderleri ise hayatlarının sonuna kadar davalarını devam ettirmişlerdi. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti, federasyondu. Bütün bölge halklarını bünyesinde topluyordu. Azerbaycan Cumhuriyeti ise “millî devlet” esasını benimsemişti. Zira Azerbaycan Cumhuriyeti’nin etnik yapısı farklı idi; başında da son asırda yetişmiş en büyük Türk milliyetçilerinden birisi olan Mehmed Emin Resulzade vardı. Osmanlı devleti de zor durumda idi ve bu iki kardeş devlete yeterince yardım edemiyordu. Açıkçası “Yedi Düvele karşı savaşan Osmanli kendi derdine düşmüştü. Ancak o günkü bu zor şartlara rağmen, gücü nispetinde "kardeşe kömek (yardım)" etmek gerektiğinin şuurunda olduğunu da ispat ediyordu. Azerbaycan Türk Cumhuriyeti, 28 Mayıs 1918'den 27 Nisan 1920ye kadar hür ve bağımsız yaşayabildi. Azerbaycan Milli Meclisinin son oturumunda konuşan Devlet Başkanı Mehmed Emin Resulzade, sözlerini şöyle tamamlamıştı: BİR DEFA YÜKSELEN BAYRAK BİR DAHA İNMEZ! Aynı bayrak 70 yıl sonra Azerbaycan Halk Cephesi lideri Ebülfez Elçibey öncülüğünde yeniden göndere çekildi. İnşaAllah dünya durdukça, Türk, İslam ve çağdaşlığı temsil eden üç renkli milli bayrağı bir daha kimse indiremeyecektir. Sıra Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti bayrağına gelmiştir. Lenin ve Stalin ikilisinin oyunlarıyla gönderden indirilen ancak kalplerde yaşayan bu bayrak da yerine dikilecektir. Biz Cevher Dudayev Iiderliğindeki Çeçenler ve diğer Kafkasya halklarının hürriyet ve istiklâl mücadelesinin başarıyla sonuçlanacağına inanıyoruz. Mehmed Emir Resulzade’nin "BİR DEFA YÜKSELEN BAYRAK BİR DAHA İNMEZ!" sözünün sadece kendi ülkesi ve milleti için değil, bütün mazlum milletler için söylediğini biliyoruz. (Özgürlük Kolay Değil)
- *** -Rusya Çeçenistan’da ne istiyor? -Biliyor musunuz üç adam esir düşmüş. Biri Fransız, ikincisi İngiliz,üçüncüsü Rus imiş. Üçüne de bir akşamlık izin vermişler ve son arzularınızı yerine getirip sonra sizi asacağız demişler. Fransız akşamı metresi ile geçirmiş. İngiliz köpeği ile seyahat etmiş. Rus köyüne gidip komşusunun buğday ambarını yakmış. Niçin böyle yaptın diye sormuşlar. Orada çok buğday vardı. Beni asıyorlar o da eziyet çeksin demiş. Rus mantalitesi bu. Kendisi aç, bizim petrolü, yani bizim ambarımızı yakıyor. (Özgürlük Kolay Değil)
- Sizler bütün Türk halkına gönülden selamlarımı iletin. Allah bereketini Türk halkının üzerinden eksik etmesin. Kafkasya var oldukça bizler Türk halkını dostlukla anacağız. (24 Eylül 1995 Türkiye Gazetesi) (Özgürlük Kolay Değil)
- Ölüm ya da Özgürlük Bu dünyaya geldik biz, gece kurt yavrularken, Adlarımız konuldu, sabah arslan kükrerken. Lāilaheillallah Kartal yuvalarında süt emzirmiş analar, Yalçın kayalıklarda at koşturtmuş atalar. Lāilaheillallah Analar doğurmuştur, halk için, vatan için, Emre amade olduk, hepimiz onlar için. Lāilaheillallah Dağların şāhinleri yetiştirilmiş özgür, Tehlikeden zorluktan, mağrūrāne kurtulur. Lāilaheillallah Kurşun olup erise, o granitten dağlar, Hayattan ve savaştan yılmak olur bize ar. Lāilaheillallah Barut olup patlasa yer küresi tümüyle, Girmeyiz o toprağa, satılmış onur ile. Lāilaheillallah Şimdiye dek kimseye pes etmiş değiliz biz, “Ya istiklāl ya ölüm!” olmuştur parolamız. Lāilaheillallah Bacılar yaramızı şarkılarla sarıyor, Saygı dolu bakışlar maharet arttırıyor. Lāilaheillallah Açlık katı olursa bitki kökleri yeriz, Susuzluk kavurursa, çiy damlası içeriz. Lāilaheillallah Gece kurt yavrularken, dünyaya gelmişiz biz, Halka, Hakk’a vatana başımızı eğmişiz! Lāilaheillallah. (Özgürlük Kolay Değil)
- Yakındaki iyi komşu uzaktaki kardeşten iyidir. (Özgürlük Kolay Değil)
- Bozkurt Kafeste Tutulamaz (Argumenti fakti-haftalık gazete, Aralık 1994) - Ne için ölüm mangaları kurdunuz? -Kendimizi savunmak için; başka yolumuz yoktu. Harp tekniğimiz, harp sanayimiz yok. Bizim her şeyimizi aldılar. Savaşmak için canımız var, onu ortaya koyduk. Düşman karşısında ölmek de savaş. -Hazırlık diyorsunuz, teknik yok diyorsunuz, bu durumda niçin savaşa girdiniz? -Savaşa biz değil Rusya girdi. Biz savaşmak mecburiyetinde kaldık. Biz problemleri barış yoluyla, siyasî yollarla çözmek istedik. Ama Rus iktidarı bunu istemiyor. -Rus iktidarından bu savaş için kim sorumlu? - Rusya’da kimin sorumlu olduğunu bilmek zor iş. Hakimiyetin tek sahibi var mı? Yeltsin sözünde durmuyor, Çemomirdin kimseyi dinlemiyor, Kozirev barıştan yana değil. Graçov kendisini dünya ordusunun başkanı-komutanı gibi görüyor. Bu durumda sadece Çeçenler değil başka milletler de tehlike altındadır. -Yeltsin, Çeçenler silahları bıraksınlar diye beyanat verdi. Siz bu beyanatı niçin dinlemediniz? -Biz bağımsızlık ilan ettik. Sadece ben değil bunu millet de istedi. Amma bağımsız bir milletin üzerine Yeltsin’in emri ile önce 150 tane zırhlı araç, 57 tane tank ile geldiler. Sonra da çıkıp silahlarınızı teslim edin diyor. Fermandan önce Rus ordusu Grozni şehrini bombardıman ediyorlar. Evler, binalar yıkılıyor. Hastane bombardıman altında kalıyor, çocuk yuvası ateşe tutuluyor. Sonra yine silahları teslim edin deniliyor. Bu ne? Rus tutumu? Biz vatanın kutsiyetini biliyoruz, toprağın kutsiyetini biliyoruz. Bizim mukaddeslerimiz bombardıman altında. Düşünebiliyor musunuz bize silahlarınızı bırakın diyorlar. Bugün silah bizim canımızdır. Her ikisini bir yerde (aynı anda) alabilirler tabii eğer alabilirlerse... Gerçekten bunlari yaptılar mı? Mezkur yerleri bombardıman ettiler mi? -Yalan politikada var. Yalanlar politikacıların çirkin oyunlarıdır. Ben politika yapmıyorum, gerçeği söylüyorum. Şimdiye kadar defalarca bombaladılar. Hedef keşke sadece Dudayev olsa! Niçin sivil halkı da vuruyorlar? Size yine bir gerçeği söyleyeyim mi? Siz her bir sivilde bir Dudayev görüyorsunuz. Bu doğru! Bugün Dudayev vurulsa da Dudayevler bu işi devam ettirecekler. Siz kendilerini tank altına atan gençlerimiz hakkında yazdınız. Saidrahmanov ve diğer gençlerimiz Yeltsin’e ipucu verdiler. Çeçenler ile savaşan rezil olur, rezil olacaksın diye ip ucu verdiler. O ise anlamadı. -Rusya karşısında acizsiniz, güçsüzsünüz, Kızıl Ordu hala kuvvetli görünüyor. Graçov isterse iki saatte Çeçenistan’ı alacağını söyledi. -Graçov iki saatte elbisesini giyemiyor. O Çeçenler ile savaşın tarihini bilmiyor mu!. Graçov’dan yüz defa kuvvetliler bu dinamizmin karşısında boyun eğdiler. Kendi tahini bilmeyen bir komutan o ve kalpten değil, yapmacık ağızla konuşuyor. Evet, Rusya güçlü ama gerçek güç istilacılarda degil mücahitlerdedir. Bin istilacıdanaa bir mücahit güçlüdür. Rusya bize karşı sizin söylediğiniz gibi küçük ve güçsüzlere karşı savaş açtı. Biz ise güçlü ve büyük orduya karşı mücadele vereceğiz. Bu durumda kim kazanıp kimin kaybedeceği bellidir. -Rusya'ya düşman diyor musunuz? -Rus milleti bu savaşı istemiyor. Demek ki Rusya istemiyor. Rus milleti ve Rusya’ya düşmanlık yapan kendi akılsızlıklarıdır. Onlar bilsinler ki Çeçenleri güç ile teslim alamazlar. Çeçenler bozkurtlar aslanlar gibidir. Bozkurtlar aslanlae kurşunlansa vahşetten dili de çıkar ama teslim olmaz. Bugüne kadar Bozkurt ve aslanı demir parmaklıklar içinde saklamak istediler ama başaramadılar. İnşaAllah bundan sonra da başaramazlar. (Özgürlük Kolay Değil)
- 18.06.1992 Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Ebulfez Elçibey, Zat-ı alilerine Sizi Azerbaycan Cumhuriyetinin Devlet Başkanı seçilişinizden dolayı kalpten kutluyorum. Çeçen halkı daima Azerbaycan halkına büyük sevgi besliyor. Bizim tarih, kültür ve kaderimiz aynıdır. Ben inanıyorum ki tarihi ağır bu günler milletimizin daha da metin, daha da sabırlı, dostluk, kardeşlik cephesinde daha da müstahkem olması yolunda hizmet edecek. Bu bizim tarihî mirasımızın sesi, dedelerimizin vasiyetidir. Çeçen Cumhuriyeti halkı adına sizi temin ederim ki, biz Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını muhkemleştirme, bütünlüğünü koruma mücadelesinde sizin, Azerbaycan halkının yanındadır. Cevher Dudayev (Özgürlük Kolay Değil)
- ÇEÇENLER Kafkasya’da yaşayan halkların kahir ekseriyeti Müslümandır. Önemli bir bölümü de Türk'tür. Türklüğü herkes tarafından kabul edilen Azeri, Karaçay, Balkar, Nogay, Türkmen (Stavropol Türkmenleri) lerin yanında öteki Müslüman halkları da kendimizden ayrı düşünmüyoruz. Hatta bütün mazlum milletlere sıcak bakıyoruz, gönlümüz onlara açıktır. Ayrıca bütün Kafkas halklarının Türkiye'de akrabaları vardır. Türkiye’dekilerin hepsi ile aynı dinin ve kültürün mensubuyuz. Bugün ateş hattında Çeçenler olduğu için kısaca bu kahraman halktan bahsetmek istiyoruz. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan bağımsızlığını kazanınca sanki bütün Türk ve İslam Dünyası hürriyet ve istiklaline kavuşmuş gibi “Esir Türkler" gündemin gerisine itildi. Halbuki Balkanlardan Kafkasya’ya, Ortadoğu’dan Sibirya'ya, hatta Çin'in ortalarına kadar milyonlarca soydaşımız esaret altındadır. Sovyetler Birliği dağılmış ama 70 yıl bir bayrak altında tuttuğu milletler arasında kurduğu ilişkiler düzeni, Moskova eli ile bugün de devam etmektedir. Moskova, bugün yine Türk İstiklâl Hareketleri'nin önünde en büyük engeldir. Dağdan Sovyet İttifakı'nı Bağımsız Devletler Topluluğu adı ile toparlamaya çalışan Moskova, Azerbaycan’da Ermenileri, Gürcistan’da Abhazya meselesini kullanarak hedefine koşarken, Çecenistan'i tank ve toplarıyla susturmak istemektedir. Tacikistan'da ise iç savaşı kışkırtmaktadır. Peki Çeçenler kimdir ve ne istiyorlar? Çeçenleri anlatmaya başlarken iki özelliklerini ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Çeçenlerin tarihinde “saldırganlık” ve “boyun eğmek” yoktur. Kafkasya Tarihi’ni okuyanlar bilirler ki, Çeçenler hiçbir zaman hiçbir beşeri güce boyun eğmemişlerdir. Ünlü Rus yazarı, bilim adamı ve insan haklan savunucusu Aleksandr Soljenitsin, ünlü ”Gulag Takım Adaları" isimli eserinde, “Psikolojik olarak asla boyun eğmemiş bir halk vardı. Bir tanesi, iki tanesi değil bütün bir halk. Bunlar Çeçenlerdir” derken abartmıyor, ancak bir gerçeği dürüst bir gözlemci olarak ortaya koyuyordu. Özgürlük Kolay Değil isimli kitapta Çeçenlerin kökeni, tarihi, dili, dini ve kültürel yapısı hakkında geniş bilgiye yer veremedik. Çünkü bu daha çok bu sahaların uzmanlarının işi olduğuna inanıyoruz. Ayrıca Çeçenler ve Çeçenistan hakkında, hatta Kafkasya hakkında Türkçe’de çok fazla kaynak olduğunu söylemek de maalesef mümkün değil. Son zamanlarda yapılan yayınların büyük çocukluğunun da ilmî derecesi tartışma konusudur. Ancak özet bilgi verecek kaynaklardan da mahrum değiliz. Burada gazeteci-yazar Arslan Tekin'in ilgi çekici tespitlerini vermek istiyoruz. Arslan Tekin, Ruslar Çeçenistan’a müdahale etmeden üç ay önce Çeçenistan’a gitmiş, iç savaş eşiğindeki Çeçenistan’ı gözlemlediği gibi, Çeçen kardeşlerimizin 6 Eylül’de kutladıkları bağımsızlıklarımn 4. yıldönümü için düzenlenen görkemli törenleri takip ederek Türk kamuoyuna duyuran tek Türk gazeteci olmuştu. Tekin, Yeni Günaydın gazetesinde 21-25 Ekim 1994 tarihleri arasında “Kafdağı'nın Ardı: Çeçenistan” başlığı ile yayınlanan seri röportajındaki tespitlerini aşağıya alıyoruz: “... Ülkenin belki bir, belki bir buçuk milyon nüfusu var... Sayılarına bakmadan Ruslara başkaldırmak yüksek gururun ve dinmeyen bağımsızlık özleminin sonucudur.( ..) Çünkü bu ülke, bizim Kafkasya politikamızın belirleyici bölgesidir. Çünkü bu ülke, nasıl ki Bosna-Hersek Avrupa’nın bağrında tabii uzantımızsa, en kısa yoldan Kafkasların üzerinden aşıp Orta Asya'ya ulaşacağımız yegane köprüdür. Çünkü bu ülke kana bulanırsa, acısı Anadolu insanının yüreğini yakar..." “Çeçenistan neresi?” diye sorsalar çoğumuz haritada yerini bile gösteremeyiz. Birkaç yıl öncesine kadar Bosna Hersek’in yerini biliyor muyduk? Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeni bir dünya kurulmaya başladı. Biz, pek çok millet ve topluluk gibi Çeçenlerden ve Çeçenistan'dan bu vesile ile haberdar olduk. Türkiye'de Çeçenler var. Boşnaklar olduğu gibi, Amavutlar olduğu gibi, Çerkesler olduğu gibi, Abhazlar olduğu gibi, Karaçaylılar, Balkarlar ve nice Türk ve Türk kültürü etrafından kümelenmiş soylar ve topluluklar olduğu gibi... Anadolu'yu sığınacak bir kapı görüp, göçüp göçüp gelmişler. İmparatorluğu omzunda taşıyan Anadolum, bir kanadını da dil birliği, kültür birliği, din birliği sağladığı insanlara germiş; toprağını vermiş, ekmeğini bölüşmüş... Kendisi yoksul yaşarken o insanları gönendirmiş... O insanlar da geldikleri yörenin kültür zenginliklerini taşımışlar, farklı duyguları bir teknede yoğurmuşlar.(...) Bir Cevher Dudayev çıkmış, toprağının enine boyuna, üzerinde yaşayan insanların sayısına bakmadan ‘Dev’e diklenmiş... 'Ben hür yaşayacağım... Çek git toprağımdan’ demiş. Rus devine baş kaldırmak... Yok... Bu cesaret değil, delilik... Çeçen yiğidinin delirdiğine hükmetmişler... Kafkasların bileği kavi, yüreği demir insanlarını tanımazsanız, nasıl başkaldırıdır diye siz de hayrete düşersiniz.” Arslan Tekin, yazı dizisinin bir yerinde Çeçenistan'da bir Bosna-Hersek trajedisinin yaşanabileceğine dikkati çekiyor: “... Ruslar dizginlenmezse, Bosna-Hersek'te yaşanan trajedinin daha büyüğü burada yaşanacaktır. Yarın geç olacaktır. Bunu adım gibi biliyorum. Kafkasya Balkanlara benzemiyor. Çıkacak bir savaş bizi derinden etkileyecektir. Azerbaycan nasıl yüreğimizi yaktıysa Çeçenistan da öyle yüreğimizi yakacaktır. Çünkü onların eli ancak bize uzanıyor." Gerçekten de Rusların Çeçen katliamı Türk milletini derinden yaralamıştır. Tarihte Osmanlılar Kafkaslarla, özellikle Çeçenlerle yakından ilgilenmişlerdir. Yeni yeni ortaya çıkan belgeler, Osmanlı yönetiminin Kafkas topluluklarıyla ilişkiye geçmek ve onların Ruslara karşı mücadelelerine destek vermek için ince politikalar takip ettiğini gösteriyor. Anapa (Karadeniz kıyısında) Seraskeri Koca Yusuf Paşa, Antep’ten 200 talebesiyle Çeçen direnişinin ilk sembol isimlerinden İmam Mansur'un yardımına koşan Seyyid Halil’in raporları ile Kafkaslarda olup bitenlerden haberdar oluyor ve Rusların eline düşen İmam Mansur'u serbest bırakmaları gerekiyordu. Ancak, onlara şimdi güvenilmediği gibi, geçmişte de güvenilmiyordu. Rus Çariçesi Katerina, 1791'de esir ettiği İmam Mansur'u anlaşmalara göre serbest bırakması gerektiği halde 1794'te öldürttü. Yeni belgeler Osmanlı Türkçesinin Kafkaslarda ortak dil olarak kullanıldığını da gösteriyor. Kafkas beylerin hemen hepsi Türkçe yazışabiliyor. Yine 1783 yılında devrin Osmanlı padişahına gönderilen bir rapor, Osmanlılar ile Kafkas toplulukları arasındaki sıkı ilişkiyi ortaya koyduğu gibi, bu toplulukların karakterlerini ve Osmanlı hükümdarına sevgilerini de açıklar: “Çerkeş Kabailinden Besti ( ...) Kabilesi beyi Kızıl Bey'in adamı Hacı İsmail ve Timurköy Kabilesi (beyi) Arslan Bey'in adamı Hacı Muhammed kullarının takriridir: (.) Kabartalu’ya dört günlük mahalde kain Dağıstan muzafatından ÇEÇEN Taifesi be-gayet dindar ve gayr-ı ti’şar ve cesur bir taife olub camileri kesir ve cum'aları kılmub hutbeleri okunur ve tahminen bunlardan eli cenge yakışur yüz bin asker çıkar ve Moskovlu’nun hasm-ı canları olmalarıyla elan Moskovlar ile muharebe üzere olub aralık aralık Çerkes'e haberler irsal ve her nevakit Devlet'in Moskovlu ile muharebesi olur ise bizlere bir haber göndersünler Devlet-i aliyye'nin uğrunda cansiparlıklar idüb bu havaliyi keyd-i düşmandan muhafaza ideriz derler ve zannımiz oldır ki vakt-i hacetde Devlet-i aliyye tarafından bunlara nevazlişlice bir name ve ba’zı gune iltifat gösterilirse Devlet-i aliyye’ye kul ve köle olub her işine yararlar.” Kabartalu dediği, şimdiki Kabardin-Balkar Cumhuriyeti'ndeki Kabartaylardır. Çeçenlerin çok dindar ve cesur oldukları, camilerinin çokluğu ile bilindiği belirtiliyor. Rusların can düşmanı olan ve onlarla savaşan Çeçenlerin yüz bin asker çıkarabilecekleri, ne zaman haber gönderilirse Osmanlılar için ölüme hazır oldukları, bunlara iltifat edildiği zaman devletin kulu kölesi olacakları kaydediliyor. Mustafa Butbay da “Kafkasya Hatıraları”nda Kafkasya’nın tamamını Bolşevikler istila etmeden önce Çeçen hükümetini kuran ve 1920'de öldükten sonra devleti dağılan Uzun Hacı'nın maiyetinde Ruslara karşı savaşarak büyük yararlıklar gösteren iki Türk komutanından bahseder. Komutanlardan biri Çorum’un Sultan köyünden Emir Hüseyinzade Hamzaoğlu Ali Rıza topçu komutanı, Debreli Şeyh Mehmedzade Hüseyin Hüsnüoğlu Yusuf ise süvari komutanı olarak Rusların geriletilmesinde büyük kahramanlık göstermişlerdir... (Özgürlük Kolay Değil)