Bülent Ecevit kimdir? Bülent Ecevit kitapları ve sözleri
Politikacı,Gazeteci,Yazar,Şair Bülent Ecevit hayatı araştırılıyor. Peki Bülent Ecevit kimdir? Bülent Ecevit aslen nerelidir? Bülent Ecevit ne zaman, nerede doğdu? Bülent Ecevit hayatta mı? İşte Bülent Ecevit hayatı... Bülent Ecevit yaşıyor mu? Bülent Ecevit ne zaman, nerede öldü?
Politikacı,Gazeteci,Yazar,Şair Bülent Ecevit edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Bülent Ecevit hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Bülent Ecevit hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Bülent Ecevit hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Tam / Gerçek Adı: Mustafa Bülent Ecevit
Doğum Tarihi: 1925
Doğum Yeri: İstanbul
Ölüm Tarihi: 2006
Ölüm Yeri: Ankara
Bülent Ecevit kimdir?
Mustafa Bülent Ecevit (d. 28 Mayıs 1925; İstanbul – ö. 5 Kasım 2006; Ankara), Türk gazeteci, şair, yazar, siyasetçi ve Türkiye eski başbakanı.
1974 ile 2002 yılları arasında beş kez Türkiye başbakanlığı yapan Bülent Ecevit, düşünceleri ve uygulamalarıyla, 20. yüzyıl Türk siyasal yaşamının en önemli isimlerden biri olmuştur.
1972 ile 1980 arasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığında, 1987 ile 2004 arasında da Demokratik Sol Parti Genel Başkanlığında bulunmuştur. 1961 ile 1965 arasında VIII., IX. ve X. İsmet İnönü hükümetlerinde Çalışma Bakanı olarak yer almıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 11. ve 12. Dönem Ankara, 13., 14., 15., 16. ve 19. Dönem Zonguldak, 20. ve 21. Dönem İstanbul milletvekili olarak görev yapmış olan Ecevit, 1961'de Kurucu Meclis Cumhuriyet Halk Partisi Temsilciliği (6 Ocak 1961-25 Ekim 1961) yapmıştır.[1]
2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üniversite mezunu olmaması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı'na aday olamamış, koalisyon partilerinin bu hükmü değiştirme teklifini ve kendisine cumhurbaşkanlığı teklifi getirmesini ise teşekkür ederek reddetmiştir.
Bülent Ecevit Kitapları - Eserleri
- Bir Şeyler Olacak Yarın
- Ortanın Solu
- Atatürk ve Devrimcilik
- Bu Düzen Değişmelidir
- Demokratik Sol
- Şiirler
- Sömürü Düzeninde Yeni Aşama
- Mithat Paşa ve Türk Ekonomisinin Tarihsel Süreci
- Elele Büyüttük Sevgiyi
- Türkiye 1965-75
- Umut Yılı 1977
- Dış Politika ve Kıbrıs Dosyası
- Savunmam
- Ecevit'in Açıklamaları 1976
- Kardelen ve Doğa Sevdası Yazılar
Bülent Ecevit Alıntıları - Sözleri
- Türkiye kadar sosyal adaletsizlik ve dengesizlikler içinde bulunan bir ülkede, bir iktidarın, "sosyal adalet getiriyorum" diye, tasarruf bonosuyla ve en az geçim indirimiyle ilgili iki küçük tedbiri göstermesi, halkımız bakımından çok acıklı, iktidar bakımından da pek gülünç bir davranıştır (Bu Düzen Değişmelidir)
- 10 Kasım 1938'ten sonra yaşasaydı, elbette başlattığı devrimleri başka devrimlerle bütünleyip sürdürerek daha ileri götürmek isteyecekti. (Atatürk ve Devrimcilik)
- —“Kalkınma köylüden başlayacak” derken, bir köy romantizmine kaptırmıyoruz kendimizi. Dikkat edilirse, “köyden” demiyoruz, “köylüden” diyoruz. Adalet Partisi, bizim bu sloganımızı taklit ederken, bilerek ya da bilmeden bir kelime değişikliği yaptı: Bizim, “Kalkınma köylüden başlayacak” sözümüzü, “Kalkınma köyden başlayacak” diye değiştirdi. Bizce önemli bir ayrılık vardır ikisi arasında… Köylü yoksul bırakılarak da bir köy kalkındırılabilir. Örneğin, toprak adaletsizliği bulunan bir köye yeterli sulama, tohumluk ve gübre sağlanınca, toplam gelir artışı bakımından köy kalkınmış sayılır, fakat toprak ağasıyla topraksız köylü arasındaki gelir farkı büsbütün açılır. Ağa güçlendirilmiş, topraksız köylü daha güçsüz kılınmış olur. Sosyal içerikten yoksun bir “yeşil plan” veya “yeşil devrim” bu sonucu doğurur. “Kalkınma köylüden başlayacak” derken, bizim hareket noktamız, fizik yerleşim birimi olarak köy değildir, insan olarak köylüdür. Bu yaklaşım, fizik yerleşim birimi olarak köyün yapısını da değiştirmeyi öngörür. Nitekim biz, halk sektörü kavramımızla bütünleşen bir köykent kavramı öneriyoruz. Bunun bir anlamı, köylüyü büyük ölçüde şehirlileştirmek ve köylü-işçi bütünleşmesini gerçekleştirmektir. Nüfusunun büyük bölümü köylü olan bir ülkede, köylüyü ihmal eden bir solcu rejim, özgürlükçü demokrasiyi de benimseyemez. Çünkü özgürlükçü demokraside köylü bu ihmalin bedelini seçimlerde ödettirir. (Demokratik Sol)
- Çağımızdaki milliyetçilik akımlarının belki de insancası Cumhuriyet Türkiyesi’nin mayası olan ve CHP’nin simgesi olan Atatürk milliyetçiliğidir.Atatürk milliyetçiliğinde ırk ayrımının da, din ve mezhep ayrımının da yeri yoktur. Zaten bu ayrımları yapmak ve gözetmek, Türk ulusunun, Türk toplumunun tarihsel geleneklerine de aykırıdır. Sayısız etnik grupların yüzyıllar boyunca kaynaştığı ve bütünleştiği bir ülkede yaşıyor olmanın gerçeğinden kaynaklanan bir milliyetçiliktir Atatürk milliyetçiliği ve CHP de bu milliyetçiliğin bayrağını inançla taşımaktadır. Atatürk milliyetçiliği bencil bir milliyetçilik değil, tüm insanlığın esenliğini gözeten bir milliyetçiliktir, yurtta da dünyada da barış isteyen bir milliyetçiliktir. (Demokratik Sol)
- Değerli arkadaşlarım, dış politika, uluslararası ilişkiler, bazen, böyle küçük meseleler yüzünden de değil, bir çeviri yanlışlığı yüzünden, bir virgülün yanlış yere konmuş olması yüzünden bile altüst olabilir. (Türkiye 1965-75)
- Atatürk'ün kurduğu devlette ve Atatürk'ün çizdiği yönde yeni devrimci atılımlar yaparken, Atatürk'ü ve Atatürk devrimciliğini, yalnız Atatürk'ün kendi yaşamış olduğu dönemin koşullarına göre değil, yaşadığımız dönemin koşullarına ve sorunlarına göre de değerlendirmek zorundayız. (Atatürk ve Devrimcilik)
- Ekonomik sorunlar öğütlerle çözülemez. (Bu Düzen Değişmelidir)
- umutsuz gelip bu dünyaya mutsuz gidenler (Bir Şeyler Olacak Yarın)
- Türkiye’ye yabancı sermayenin gelmesini kuşkusuz özendirmek gerekir. Ama bir özendirmeyi, kendi gücümüzün, sermayemizin, teknolojimizin yetmediği alanlarda, dışsatımımızı arttıracak, Türkiye’ye yeni dış pazar olanakları sağlayacak yönde ve kendi girişimcilerimizi engellemeyecek, ekonomik bağımsızlığımızı zedelemeyecek biçimde ve ölçüde yapmak gerekir. (Sömürü Düzeninde Yeni Aşama)
- Kadın hakları alanında yapılan devrim de bir üstyapı devrimi sayılır. Fakat ilkin bu devrim yapılmadan, altyapı devrimciliğine geçmek çok güçtü. Çünkü, kadınlar özgürleşmeden, Türkiye'de gerçek bir özgürlük ortamı gelişemezdi ve Türk halkının tüm gücü harekete geçirilemezdi. (Atatürk ve Devrimcilik)
- Lâiklik, devrimler veya özgürlükler tehlikeye düşünce, özerk üniversiteler, ânında, topluca seslerini yükseltebilmektedir. (Ortanın Solu)
- Türkiye’de bazı aydınlar, -kendileri yönetime hakim olmak şartıyla- diktatörlük isteyebilirler. Ülkenin yararını bunda görebilirler. Ama halk bunu istemez. İstememekte de kendi tecrübeleri açısından haklıdır. (Ortanın Solu)
- Devletle halkın arası açıldıkça açıldı. Devlet halka yukarıdan bakar oldu. Halk, devletten soğudu, devlete küstü. (Ortanın Solu)
- Karşında polisiye roman okumak vardı Sorgusuz bakışmak Yoruldukça gözlerimiz Sevinçsiz gülmek, üzüntüsüz ağlamak (Şiirler)
- JEOLOG avucumda bir buhurdan bu dünya çağlar tüter insansız sarar beni benden uzağa yokolmuş dağlar yankılar beni yapayalnız toprağın basamaklarından iner derin dağlara yükselirim eski ırmak izlerinde akar yiterim kumlarla görmez olur beni gözlerim (Şiirler)
- “O bir şey olsun istedi mi, ‘Ol’ der ve olur” (Yasin Suresi) (Bir Şeyler Olacak Yarın)
- Kabahat düzenindir. (Bu Düzen Değişmelidir)
- On yıldan beri ambargo tehditlerini dinleriz. Sağa bakarız kabahat etmiş oluruz, ambargo tehdidi gelir; sola bakarız ambargo tehdidi gelir. Jeopolitik açıdan Türkiye kadar kritik bir bölgede, bir yerde bulunan bir ülke, kendi ulusal güvenliğini, bir başka devletin iç politikasındaki dalgalanmaların seyrine, tesadüflerine bırakamaz. (Türkiye 1965-75)
- Ne var ki düşünce kuşlar gibi özgürdür. (Bir Şeyler Olacak Yarın)
- "Elektriğe, kömüre, gaza, mazota, fuel-oil'e yüzde yüz zam. Demir-çelik ürünlerine yüzde yüz zam. Çimentoya bir büyük zam, hemen ardından bir zam daha. Kağıda yüzde 400, tuza yüzde 500 gübreye yüzde 500'le yüzde 750 arası zam. Ekmeğe, süte, ete zam, sigaraya, beze, şekere zam, ptt'ye, demiryoluna, uçağa, otobüse ve daha nicelerine zam. Birinin acısına alışılmadan yenileri ve daha büyükleri ardı ardına gelen zam haberlerini günlerdir her akşam radyoda televizyonda dinleyen, her sabah gazetelerde okuyan yurttaşlarımız, soruyor olmalılar: "Ne zaman arkası kesilecek bu zamların?" diye... Acı gerçek o ki arkası kesilmeyecek. Bunlar daha başlangıç..." (Sömürü Düzeninde Yeni Aşama)