Atilla Atalay kimdir? Atilla Atalay kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Yazar Atilla Atalay hayatı araştırılıyor. Peki Atilla Atalay kimdir? Atilla Atalay aslen nerelidir? Atilla Atalay ne zaman, nerede doğdu? Atilla Atalay hayatta mı? İşte Atilla Atalay hayatı...

Yazar Atilla Atalay edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Atilla Atalay hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Atilla Atalay hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Atilla Atalay hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1963

Doğum Yeri: İstanbul

Atilla Atalay kimdir?

Atilla Atalay, (doğum 1963 İstanbul) yazar.

İTÜ İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği mezunu olan Atilla Atalay, 1979 Yılından başlayarak profesyönel mizah yazarı olarak çeşitli dergilerde yazılar yazdı. Gırgır, Fırt, Hıbır Mizah dergileriyle birlikte bir süre haftalık olarak yayınlanan Gazete Pazar'da ve Milliyet Gazetesi Kültür Sanat Eki'nde köşe yazıları yazdı. Mizah dergilerindeki köşeleri Eray ve Sıdıka büyük ilgi çekti. Yazıları halen Leman ve Lemanyak Dergileri'nde sürmektedir.

"Sıdıka" adlı tiplemesi Atıf Yılmaz ve Mahinur Ergun'un yönetiminde Show TV için televizyon dizisi olarak çekildi. Haluk Bilginer ve Zuhal Olcay için yazdığı "Gelecekte İnecek Var" adlı mini TV dizisi ise ATV'de yayınlandı.

Atilla Atalay Kitapları - Eserleri

  • Sıdıka
  • Menekşe İstasyonu
  • Civciv Kutusu
  • Ağlama Dolabı
  • Ebekulak
  • Uyuyamadığım
  • Yalnızlık Aletleri
  • Dup Dup Çedene
  • Kalbin Böcüü
  • Hayaller Kâhyası
  • Usulcacık
  • Eray
  • Kişi Başına Bir Yalnız
  • Yavaş Tren
  • Mecnun Kuleleri
  • Düş Kovalayan

Atilla Atalay Alıntıları - Sözleri

  • Çok ıssız buralar şimdi, hayat böyle artık ; kişi başına bir yalnız düşüyor. (Kişi Başına Bir Yalnız)
  • (...)Durduk yere leylek getirdi seni bana. Az hüzün de getirmiş mi peki. Hayır. Güzeldi. Hayat arada bi yalnızlara da güzellik yapar... (Dup Dup Çedene)
  • - Siz bizimkinden diil misiniz? - Nası sizinkinden? - Yani siz “Derin devlet” in müfettişi misiniz, yoksa normal mi? Hayır, bizimkisi derin de... - Ne kadar derin, bi boy ver bakiim Kamuran. Derini, süperi normali kurşunsuzu felan olur mu lan devletin. Benim bildiğim bi tane devlet var ve ben de onun müfettişiyim ve siciline sı-ça-ca-ğım. - Yani biri felan göndermedi... Yani normal, ööle bi müfettişsin haa? - Evet normalim ama anormalleşmeye başladım Kamuran, az soona sana gerilip gerilip bi kafa koyucam, iyice derinlere dalıcan. - Ciddi normalsin yani haa? Sallamazlar Çetesi, Kucak Aşireti filan... Bunları tanımıyon, hiç birinin adamı felan diilsin, özetle Türkiye seninle gurur duymuyo yani. (Dup Dup Çedene)
  • Sıdıka olarak yaşamını sürdüren bir kız arkadaşım, yaklaşık olarak şöyle demişti yanlış hatırlamıyorsam: "Bırakmak, gitmek, değişmek ve yer değiştirmek (geride bıraktığımız kişilere göre) derin ihanetlerdir, ama bu biricik hayatımızın da (bizi ileriye götürecek) geniş yelkenleridir bana kalırsa." Sıdıka da bunu istiyor... (Sıdıka)
  • "Yurdum hastanelerine gidicek kadar canıma susamadım, yanlış tedavi kurbanı olmak, kalabalıktan ezilmek istemiyorum..." (Menekşe İstasyonu)
  • İşin şakası yok, sen bilmezsin bu babanı. Yıllar evvel lunaparkta tüfek atıp oyuncak ayı kazanmıştı da iki gün eve uğramamıştı. Milyarları alınca şimdi kim bilir naapar. Erkek milletinin alayı bööle zaten. Dayın da her sayısal loto çekilişinde “Bu rakamlar bende olucaktı ki” deyip üç gün ev gelmiyomuş.. Kurtulmak için fırsat kolluyo hepsi.. (Yalnızlık Aletleri)
  • Peki mutlu aşk var mıdır? Çocuklar bile biliyor ki yoktur. E, tamam o zaman, sorusu olan yoksa dağılalım. (Hayaller Kâhyası)
  • "Başka hayatlar mümkün" diyenlere ise tüm kalbinizle inanmak istiyordunuz. "Bir pire sirkine katılıp Norveç'e gitmek, Flemenkocu kadınların peşinden Madrit'e süzülmek, dünyayı dolaşan bir gemiye miço yazılıp her limanda ayrı sevgililer edinmek" evet bunlar hoş şeylerdi. Gelgelelim, "Çeviri gençlik hayalleri"ydi hepsi. Yerli versiyonda "Vize" diye bir şey vardı ki, yedi düvelde ünlü lşsiz Türk Genci'nin asla ulaşamayacagı halogramlı bir rüya idi. Böylesi tuhaf ve ezbere önerilerde bulunan arkadaşları CV'lerimizde sabıka kaydı olmasın diye dövmüyorduk. Onun yerine "Friends Dizisi ne kadan komik de mi?" diyorduk "Aşkları, işleri felan. Günlük hayatın poroblemlerini, çelişkilerini insanların küçuk umut ve özlemlerini tatlı tatlı şeediyor, tıpki biz." (Ağlama Dolabı)
  • Aslına bakarsanız burda, bu insan konservelerinde, bu içlerinde zamandan yorgun düşmüş delilerin dolaştığı Mecnun Kuleleri'nde, kimse kimseyle konuşmuyordu. (Mecnun Kuleleri)
  • Zamanın hangi mavisi islenip griye dönmedi ki. Kimin çocuk sesi, zaman geçirmez bir ortamda, acı değmeden, olduğu gibi kalabildi. O türküler de benim çocuk sesimle gitti tabi. Peki, iyi olan herşey gitti mi hakkaten. Öyküler çalındı, şiirler şuursuzlara ganimet, cümle türküler Preztiş Ailesiyle Idobay arasında pay mı edildi? Kim çaldı tiyatro kökenli cücenin aklını? İyi olan herşey hep eskiden miydi? Develer tellal, pireler berber iken yani... Şimdi, develer türkü kasedi, pireler sitendap yapsa, timsahlar milletvekili olsa noolur? İnsanlık, var olalı beri hep aynı alaydan yetişme. Herzaman kötü, bir o kadar da iyi yeryüzü. (Dup Dup Çedene)
  • Yordun sen bu Kenar'ı, kukla ettin kendine. (Ağlama Dolabı)
  • O laf buradaki yavşakların uydurması. (Hayaller Kâhyası)
  • Kendimi yok yere hayatın herzamankiliğine kızarken yakaladım... (Hayaller Kâhyası)
  • - Di mi hocam? Hayat arada bi yalnızlara da güzellik yapar. Yani geçmişte olmuştur bizim de bazi bir takım gönül ağrılarımız. Olayın ille de şubat ayının ondördüncü günü cereyan etmesi gerekmiyo. Belki yaz sonuydu... Di mi ama... Biz buna kısaca “Sevgililer Dünü” adı veriyoruz... (Dup Dup Çedene)
  • ‘’Tam tersi, kalabalık diiliz çocuğum. Evet değiliz, hayır. Ben burda Sayın Tayyip Erdoğan’a hak veriyorum. Daha kalabalık olmamız lazım. Şimdi biz üç gürbüz çocuğu olan bir aile olsaydık, siz bizim araçtan fırlayıp Doblocuyu, arabalı vapur sıramızı gasp eden jipli öküzü, hatta sanatçılı otelin sanatçısının mafyoz sevgilisini sopa ve tornavidalarla dürtmek suretiyle bize yaşam alanı açabilirdiniz.’’ (Mecnun Kuleleri)
  • Sıdıka gel buraya kaçma gel..Ya da kaç..Sıdıka, bakanlığın annelere akıllı terlik dağıttığını biliyor muydun yavrum? Güdümlü bu şey.. (Yavaş Tren)
  • Bir yüzük yaptım sana, güvercin teleğinden, Bir yüzük, bükerek hoşçakal sözcüğünden. Bir yüzük yaptım sana, bir yüzük ki, Yıllardır dinmeyen ormanların gümbürtüsünden... (Kalbin Böcüü)
  • Kendimi Yok yere hayatın herzamankiliğine kızarken yakaladım. (Hayaller Kâhyası)
  • Ayy kitlem! Hasduur. (Esas duruş, hazır ol) Ben ki sultan-üs-selatin ve burhan-ül havakıyn tac bahş-i hüsre-van-ı ruyi zemin, zıllullah-ı fil-arzeyn Akdeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un ve Vılayet-i Zülkadriye’nin ve Diyarbekir’in ve Azerbeycan’m ve Acem’in ve Halep’in ve Mısır ve Mekke ve Medina’nın ve Kudüs’ün ve külliyen diyar-ı Arab’ın ve Yemen’in ve dahi birçok memleketlerin ki aba-i kiram ve ecdad-ı imamın emerallahü berahinhüm kuvveti kahireleriyle fethettikleri ve cenab-ı cela-let-meabım dahi tig-i ateşbar ve şemşir-i zafer nigarım ile fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Sultan Haşmet Han Oğlu, hanlar hanı ERAY Han’ım!... Buyruğumdur. Tiz nazar-ı dikkatiniz bu cihete cerb ola... Yazımı okuyasınız... Bre Sebastian, koş sultanına tebasından gelen nameleri ge-tür.. (Eray)
  • Ne kadar güzeliz...Ne kadar güzeliz... (Kalbin Böcüü)