Aslı Erdoğan kimdir? Aslı Erdoğan kitapları ve sözleri
Türk Yazar Aslı Erdoğan hayatı araştırılıyor. Peki Aslı Erdoğan kimdir? Aslı Erdoğan aslen nerelidir? Aslı Erdoğan ne zaman, nerede doğdu? Aslı Erdoğan hayatta mı? İşte Aslı Erdoğan hayatı...

Doğum Tarihi: 1967
Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye
Aslı Erdoğan kimdir?
1967 İstanbul doğumlu. Bilgisayar mühendisliği ve fizik okudu, yüksek lisansını CERN'de (Avrupa Yüksek Enerji Fiziği Laboratuvarı) hazırladı. Rio de Janeiro'da başladığı fizik doktorasını yarıda bırakarak yazmayı seçti, iki yıl Güney Amerika'da yaşadı.
İlk romanı Kabuk Adam 1994'te, öykü kitabı Mucizevi Mandarin 1996'da yayınlandı. Tahta Kuşlar adlı öyküsü, Deustche Welle Ödülü kazandı, dokuz dile çevrildi. İkinci romanı Kırmızı Pelerinli Kent (1998), Fransızca, Norveççe'ye çevrilerek Astes Sud tarafından yayınlandı, Gyldendal Yayınları'nın 'Marg' (Omurilik) Serisi'ne seçildi. Radikal'de yazdığı köşe yazıları Bir Delinin Güncesi ve Bir Kez Daha adlı kitaplarında toplandı.
Şu anda beş dile çevrilmekte olan Aslı Erdoğan, 'Geleceğin 50 Yazarı' arasında gösterildi. 2004'te Hayatın Sessizliği adlı çalışması yayınlandı. 2009'da çıkardığı son kitabı ise Taş Bina ve Diğerleri.
Aslı Erdoğan Kitapları - Eserleri
- Kabuk Adam
- Mucizevi Mandarin
- Kırmızı Pelerinli Kent
- Taş Bina ve Diğerleri
- Bir Delinin Güncesi
- Hayatın Sessizliğinde
- Bir Kez Daha
- Artık Sessizlik Bile Senin Değil
- Bir Yolculuk Ne Zaman Biter
- Kendi İçinden De Geçip Gitti Mi Uzaklara?
- Avahiya Keviri ü En Din
Aslı Erdoğan Alıntıları - Sözleri
- Defalarca kendimi aramaya girecek, bulduğumda, ardım sıra bırakmak zorunda kalacaktım, geriye dönebilmek için. (Hayatın Sessizliğinde)
- Yalnızlığımız çok fazla can yaktığında, acıyı kaptan kaba aktarıyor, aslında zerre kadar anlam içermeyen hayata ne derinliklerine yüklüyoruz! (Kırmızı Pelerinli Kent)
- Bütün sesleri yutan kentin ortasında, şarkı söylemeye çalışan bir dilsiz gibi hissediyordum. (Bir Delinin Güncesi)
- — Bir insan ne kadar kötü dövülürse dövülsün, içeriden ya da dışarıdan, bedeni ya da ruhun ne kadar incinmiş olursa olsun, yaşamı yeniden sevebilir. Yeter ki kafasını hep aynı duvarlara vurmaktan vazgeçsin. (Mucizevi Mandarin)
- “Herkes bir öyküde başrol kapmış ama kimse kendi öyküsünü anlatmıyor.” (Bir Yolculuk Ne Zaman Biter)
- Son iki yüzyıla dek çok az kadın yazar-şair çıkmasında şaşılacak bir yan yoktu. Asıl mucizemsi görünen, hemcinslerimizin sonunda anonimlikten çıkıp metinlerinin altına imza atışıydı (Bir Kez Daha)
- Yaşam başka yerlerde, başkalarının, onu koparıp alabilenlerin elindeydi. (Kırmızı Pelerinli Kent)
- "Taşlar mı suskun, insanlar mı sağır?" (Artık Sessizlik Bile Senin Değil)
- "İstanbul, yorgun ve alımlı bir kadın." diye düşündüm, "onca hor kullanılmış olmasına karşın güzel kalmayı başarmış, kalbi yaralı bir yosma. Değerini hiç bilmeyen erkeklerle yatmış; güzelliğini, her defasında azar azar yitirerek sunmuş onlara ve hep bağışlamış. Kolayca ele geçirilen ama hiç ulaşılamayan mağrur, benzersiz bir kadın." (Mucizevi Mandarin)
- Avuçlarımı ter basıyor, önemli olan şeylerin başlaması, benim susmam gerekiyor. Ben biraz sussam ve onlar, kendiliğinden başlasa artık! (Hayatın Sessizliğinde)
- Bir şehir, ancak içinde sevdiğiniz biri olunca yaşamaya başlar. (Mucizevi Mandarin)
- Gömülme vakti gelmiş bir ölüye sarılır gibi sarılıyorum sana. (Kendi İçinden De Geçip Gitti Mi Uzaklara?)
- Yalnızlığımı bir zırh gibi kuşanıp okyanuslara açıldım. (Kırmızı Pelerinli Kent)
- Bana kalırsa, kişisel tarihimin tek bir teması vardı; hayal kırıklığı (Kabuk Adam)
- Cesurca kovaladığı gerçek, acımasızca yakalar onu. (Bir Delinin Güncesi)
- ...beden tüylerine karşı girişilen Sisyphos'vari anlamsız savaşı. Yere serdiği gazeteye düşen kıllar gibi hissediyordu kendini; doğal, zararsız ve nedense istenmeyen. (Kırmızı Pelerinli Kent)
- Sanki söyleyecek çok sözümüz var ama sesimiz kalmamış gibi. (Artık Sessizlik Bile Senin Değil)
- Onun varlığı, insan üzerine uzun bir şiirdir. (Taş Bina ve Diğerleri)
- bir şehir ancak içinde sevdiğiniz biri varsa yaşamaya başlıyor (Mucizevi Mandarin)
- Yoksa biz dünyaya hep böyle mi bakıyoruz, kitap kapaklarına bakar gibi? (Bir Kez Daha)