ergul
diorex

Alparslan Türkeş kimdir? Alparslan Türkeş kitapları ve sözleri

Türk asker, Eski Başbakan yardımcısı ve siyasetçi. Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanıdır. Alparslan Türkeş hayatı araştırılıyor. Peki Alparslan Türkeş kimdir? Alparslan Türkeş aslen nerelidir? Alparslan Türkeş ne zaman, nerede doğdu? Alparslan Türkeş hayatta mı? İşte Alparslan Türkeş hayatı... Alparslan Türkeş yaşıyor mu? Alparslan Türkeş ne zaman, nerede öldü?

  • 13.09.2022 16:00
Alparslan Türkeş kimdir? Alparslan Türkeş kitapları ve sözleri
Türk asker, Eski Başbakan yardımcısı ve siyasetçi. Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanıdır. Alparslan Türkeş edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Alparslan Türkeş hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Alparslan Türkeş hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Alparslan Türkeş hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 25 Kasım 1917

Doğum Yeri: Lefkoşa

Ölüm Tarihi: 4 Nisan 1997

Ölüm Yeri: Ankara

Alparslan Türkeş kimdir?

Alparslan Türkeş kimdir?

25 Kasım 1917'de Lefkoşa'da dünyaya geldi. Babası Ahmet Hamdi Efendi, annesi Fatımatül Zehra Hanım'dı. Dervişe Türkeş adında bir de kızkardeşi vardı. Aslen Kayserili olan Türkeş'in büyük dedesi Arif Ağa, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşgerli köyündendi ve Koyunoğlu ailesiyle bir toprak meselesi yüzünden kavgaya girdiği için Sultan Abdülaziz'in fermanıyla Kıbrıs’a sürgün edilmişti.

İlköğretimini Sarayönü İlkokulu'nda alan Türkeş, Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asım Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi isimler tarafından yetiştirildi. Anne babası tarafından adı Ali Arif olarak konulmasına rağmen, Osman Zeki Bey, "Türkeş'in adını Senin adın Alparslan olsun ve Sultan Alpaslan'a denk bir yiğit Türk ol" diyerek değiştirdi. O yıllarda Kıbrıs, İngiliz işgali altında olduğu için, Türkeş ailesi 1933 yılında tüm malvarlıklarını satıp İstanbul'a taşındı.

Kuleli Askeri Lisesi'ne kaydolan Türkeş, o dönemde Turancı yazar ve ideolog Nihal Atsız'la tanıştı. Atsız'dan çok etkilenen, siyasi anlamdaki düşüncelerini geliştiren Türkeş 1936 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ndeki, 1938'de Harp Okulu'ndaki eğitimini tamamladı. Bir yıl sonra da piyade asteğmeni olarak girdiği atış okulundan teğmen rütbesiyle mezun oldu.

Alparslan Türkeş 1940 yılında hayatını Muzaffer Türkeş'le birleştirdi. Bu evlilikten Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Çağrı) ve Yıldırım Tuğrul isimlerinde beş çocuğu oldu.

İyi bir puan alarak kazandığı Harp Akademisi'ndeki eğitimini 1944 yılında tamamlayan Türkeş, aynı yılın mayıs ayında Ankara'da gerçekleşen yürüyüşte bir grup milliyetçiyle birlikte tutuklandı. Alparslan Türkeş, Nihal Atsız'la birlikte CHP'nin açtığı Irkçılık-Turancılık davasından yargılandı ve dokuz ay on gün hapse mahkum edildi. Ancak mahkeme süresince bir yıl hücre hapisinde yattığı için tahliye edilen Türkeş, kendisine verilen cezanın Askeri Yargıtay tarafından bozulması sonucu 1947 yılında beraat etti. 1948'de Genel Kurmay tarafından açılan sınavları kazanarak Amerika'ya gönderildi ve iki yıl süresince Amerikan Harp Akademisi'nde eğitim gördü. Mezuniyetinin ardından 1955'de kurmay binbaşı olan Alparslan Türkeş, Washington'da bulunan NATO Daimi komitesinde Türk Genelkurmayı'nın temsil heyeti üyeliğine tayin edildi. 1957 yılının sonuna kadar buradaki görevini sürdürürken bir yandan da University of America'da uluslararası ekonomi eğitimi aldı. 1959 yılında Almanya'da bulunan Atom ve Nükleer Okulu'na gönderilen Türkeş, eğitimini tamamladıktan sonra albaylığa yükselerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na NATO şube müdürü olarak atandı.

Alparslan Türkeş, 27 Mayıs 1960 darbesinden kısa bir süre önce Elazığ'daki birliğinden Ankara'ya atanmıştı. Talat Aydemir'in önerisiyle Milli Birlik Komitesi'ne alınan Türkeş, darbeyi planlayıp yürütecek olan 38 kişilik grubun içinde yer aldı. Türkeş, bu hareketi milli birliği sağlayacak bir reform hareketi olarak düşünüyordu ve darbe bildirisini 27 Mayıs 1960 günü radyoda ilan etti. O tarihten sonra adı sıkça duyulmaya başlamıştı. 25 Eylül 1960 tarihine kadar Milli Birlik Komitesi üyesi olarak, Başbakanlık Müsteşarlığı yaptı. Bu süre içinde ülke bütünlüğü ve devlet planlama teşkilatı tasarılarını kanunlaştırdı. Türkeş, Türk siyasi tarihine "14'ler" olarak geçen iktidarın sivil hükümetlere devredilmesine karşı çıkan grubun lideriydi. MBK grubundaki albayların da görüş ayrılıkları vardı ve Türkeş, ülkeyi nasyonal sosyalist bir sisteme süreklediği ileri sürülerek 22 Eylül 1960'ta Milli Birlik Komitesi'nden çıkartıldı. Resmen emekli edilen Türkeş, Yeni Delhi büyükelçilik müşaviri olarak Hindistan'a gönderildi. Sürgünde iken Türkiye ile ilişkilerini koparmadı ve MBK Başkanı Cemal Gürsel'e, Yüksek Adalet Divanı 'nda yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinin doğru olmayacağını vurgulayan mektubu gönderdi. Mektup "Milli Yol" isimli dergide de yayınlanmıştı. Ayrıca 14'ler grubundaki arkadaşlarıyla sık sık haberleşti ve sürgünden sonraki siyasi stratejisini belirleme hazırlıkları yaptı.

Türkeş'in 1961-1963yılları arasında Türkiye'ye dönmesine izin verilmemişti. 23 Şubat 1963'de Gümülcine'den yurda dönen Türkeş, kalabalık bir topluluk tarafından karşılandı. Gökhan Evliyaoğlu'nun Adalet Partisi'ne katılması yönündeki teklifini reddeden siyasetçi, milliyetçi çevreleri aynı çatı altında toplamak amacıyla 2 Mayıs 1963'te "Türkiye Huzur ve Yükselme Derneği"ni kurdu. Darbe hazırlığı yapan Talat Aydemir-Fethi Gürcan ikilisiyle bağlantı kurdu. Ancak Talat Aydemir'le aralarında görüş ayrılıkları oluştu. Bunun üzerine darbe olacağına dair hükümeti bilgilendiren Türkeş, konuyla ilgili olarak yargılandı ve dört ay süresince Mamak Askeri Cezaevi'nde hücre hapisinde yattı. Ancak darbe girişimini hükümete duyurduğu için beraatına karar verildi ve 5 Eylül 1963'te tahliye edildi.

12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleşen darbeden üç gün sonra teslim olan Türkeş, cunta tarafından tutuklandı. İdam edilmesi istenmesine rağmen daha sonra cezası hapise çevrilen siyasetçi, bir ay Uzunada'da daha sonra da Ankara Askeri Dil Okulu'nda ve hastalandığı dönemde de Mevki Hastahanesi’nde 4,5 yıl hapis yattı. Türkeş, 9 Nisan 1985'de tahliye oldu. 6 Eylül 1987 tarihindeyse siyasi yasakların referandum ile kalkmasından sonra Milliyetçi Çalışma Partisi'ne (MÇP) katıldı.

4 Ekim 1987 tarihinde yapılan olağanüstü 2.Kongre ile MÇP Genel Başkanlığı'na seçilen siyasetçi, 1991 genel seçimlerinde IDP ve RP ile seçim ittifakı yaparak Yozgat milletvekili olarak yeniden parlamentoya girdi. Ancak 15 Kasım 1991 tarihinde 18 arkadaşı ile ittifaktan ayrılarak bağımsız milletvekili oldu. Türkeş, 25 Aralık 1991 tarihinde Demokratik Hareket Partisi'ni kurdu ancak parti kurucular kurulu kararıyla kapatıldı. 29 Aralık 1991 tarihinde ise Milliyetçi Çalışma Partisi'nin Genel Başkanlığı'na yeniden seçildi.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra kapatılan siyasi partilerin isim ve amblemlerinin kullanılması yasaklanmıştı. 1992'de 12 Eylül darbesiyle kapatılmış olan partilerin eski adlarını almasıyla ilgili olarak Siyasi Partiler Kanunu'nda değişiklik yapılması sonucu, MÇP'nin ismi de 1993 yılında yeniden MHP olarak değiştirildi. Alparslan Türkeş 4 Ocak 1993 tarihinde yapılan kongrede MHP'nin genel başkanlığına seçildi.

Türkeş 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan genel seçimlerde Adana'dan milletvekilliği adaylığını açıkladı. Ancak MHP, 24 Aralık 1995'te yapılan genel seçimlerde %10 luk ülke barajına takılarak meclise giremedi. Bu dönemde uzlaşmacı bir lider profili çizerek ülke siyaseti üzerinde etkili olan Türkeş, başta 9 Işık olmak üzere siyasi ve tarihi görüşlerini içeren birçok kitap da yazdı. Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da hayata gözlerini yumdu. Cenaze töreni için Türkiye’nin her tarafından yüz binlerce insan Ankara'da biraraya geldi.

Eserleri

Milli Doktrin 9 Işık; Alparslan TürkeşKamer Yayınları; İstanbul, 1997.

Dokuz Işık; Berikan Elektronik Basım Yayım;

9 Işık; Hamle Yayınevi; İstanbul

Dokuz Işık ve Türkiye;Hamle Yayınevi; İstanbul

Ülkücülük; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1995.

12 Eylül Adaleti (!) : Savunma; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1994.

1944 Milliyetçilik Olayı; Hamle Yayınevi;

Modern Türkiye ; İstanbul.

Milliyetçilik Olayları; Berikan Elektronik Basım Yayım.

27 Mayıs ve Gerçekler; Berikan Elektronik Basım Yayım.

27 Mayıs, 13 Kasım, 21 Mayıs ve Gerçekler; İstanbul, 1996.

Ahlakçılık; Berikan Elektronik Basım Yayım.

Etik (Ahlak Felsefesi), Etik.; Bunalımdan Çıkış Yolu; Kamer Yayınları.

Türk Edebiyatında Anılar, İncelemeler, Tenkidler, Anı-Günce-Mektup; İstanbul, 1994.

Bunalımdan Çıkış Yolu; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1996.

Dış Meselemiz; Berikan Elektronik Basım Yayım.

İlimcilik; Berikan Elektronik Basım Yayım

Kahramanlık Ruhu; İstanbul, 1996.

Temel Görüşler; Kamer Yayınları.

Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1994.

Türkiye'nin Meseleleri; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1996.

Yeni Ufuklara Doğru; Kamer Yayınları.

Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1995.

Alparslan Türkeş Kitapları - Eserleri

  • Alparslan Türkeş ve Dokuz Işık
  • Dava
  • Savunma
  • 1944 Milliyetçilik Olayı
  • Kahramanlık Ruhu
  • Yeni Ufuklara Doğru
  • Dış Politikamız ve Kıbrıs
  • Temel Görüşler
  • Türkiye'nin Meseleleri
  • 27 Mayıs ve Gerçekler
  • Gönül Seferberliğine
  • Milliyetçilik - Ülkücülük Üzerine Konuşmalar
  • Dış Meseleler
  • Milliyetçilik
  • Türk Milliyetçilerinin Zaferi
  • Milli Devlet Güçlü İktidar
  • İlimcilik
  • Ülkücülük
  • Bunalımdan Çıkış Yolu
  • 27 Mayıs 13 Kasım 21 Mayıs ve gerçekler
  • Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik
  • Toplumculuk
  • 12 Eylül Adaleti! - Savunma
  • Alparslan Türkeş ve Ülkücü Hareket- İddianame ve Cevaplar
  • Ahlakçılık
  • Türkiye Ve Dünya
  • Sorgu

Alparslan Türkeş Alıntıları - Sözleri

  • "Her şeyden önemli olarak üzerinde duracağımız şey, Türkiyemiz için, Türk Milleti için insanlarımızı uyandırmak, uyanık tutmak, kendimizi duyurmak, anlatmak ve yaşama azmimizi mâşerî vicdandan (kamu vicdanı, kollektif bilinçten) kırılamaz bir irâde olarak herkese duyurmak.... " (Dış Politikamız ve Kıbrıs)
  • Her işin bir bedeli vardır ve ödenir. İktidarın bedeli yoktur. (1944 Milliyetçilik Olayı)
  • . Biz, Türk toplumunun dünya görüşünün, yaşama felsefesinin kendi dini inançlarından, İslâmiyet'ten ve milli tarihten kökünü aldığını görmekteyiz. . (Kahramanlık Ruhu)
  • "Ey müminler! Allah yolunda nasıl cihat etmek gerekiyorsa öylece hakkıyla cihat edin." (Hacc:78) (Savunma)
  • Doğulu ve Batılı emperyalist büyük devletlerin sömürme vasıtaları olan komünizm ve kapitalizm, Türk Milleti'nin ülküsü olamaz. (Alparslan Türkeş ve Dokuz Işık)
  • Öğretmen , peygamberlerin de ifâ ettiği bir mukaddes vazifeyi icra etmektedir . O'nun vazifesi insana şahsiyet vermek , mukaddes kelâmla "eşref-i mahlukat" olan insanı 'inşa' etmektir. Bu vazifeyi yürüten başkaca bir meslek daha yoktur. Bu itibarla öğretmenler bir milletin manevi askerleridir. Dolayısıyla mensup oldukları milletin hususiyetleri öğretmenlerde temayüz etmek mecburiyetindedir. (Alparslan Türkeş ve Dokuz Işık)
  • Milletlerin kuvvet kaynağını teşkil eden ve toplumları yükselten ana ilkeler gayet özet olarak şöyle sıralanabilir: 1- Yüksek, sağlam bir manevi inanç ve sağlam ahlak sahibi olmak. 2- Kuvvetli bir milli şuur ve milliyetçilik ruhu taşımak. 3- İlim ve teknikte en yüksek seviyeye ulaşmak. 4- Sanayide ve tarımda modern, kitle halinde çok üretim yapabilmek. (Yeni Ufuklara Doğru)
  • Son yıllarda yurdumuzda ortaya cıkmış olan sağ-sol, gerici-ilerici ve buna benzer uydurma kışkırtmalarla milletimizin değerli gayretleri, zamanları boşa harcanmış ve memleketin insanları birbiri ile boğuşturulmuştur. Bunların ağır sorumluluğu devletin ve milletin başında bulunan yöneticilerdedir. (Alparslan Türkeş ve Dokuz Işık)
  • . Sayın Ecevit ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin dieğer bazı yöneticileri özellikle son zamanlarda verdikleri demeçlerde şöyle diyor: "Üniversitelerde, iki kavgacı gurup vardı, bunlardan biri tarafa mensup olanlar, yakalanarak içeriye tıkıldı, diğer grup ellerini, kollarını sallıyarak dışarıda serbest geziyolar. Cumhuriyet Halk Partisi iktidara gelir gelmez içerdekileri hürriyetlerine kavuşturacak ve aldatılmış olan diğer gurubu da irşat edecektir." Ana mu muhalefet partisinin liderinin şu sözlerin bakınız ve yurdumuzun en büyük tehlikelele karşı karşıya olduğunu anlayınız. Demek sıkıyönetim tarafından mahkemeye verilenler üniversitede kavga çıkardıkları için tutuklandılar... O halde Kültür Sarayı'nı kimler yaktı? Marmara Vapuru'nu ve diğer Araba Vapuru'nu kimler batırdı? Bankaları kimler soydu? Adam kaçıranlar, adam öldürenler kimlerdi? Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Türk askerine ateş açarak, dokuz saat Jandarma Alayına karşı muharebe eden ve erlerimizi şehit edip subaylarımızı yaralayanlar kimlerdi? Bunlar Sayın Ecevit'in masum kavgacı gurubu, Dev-Genç üyesi azılı komünistlerdir. Sevgili yurttaşlarım, kuzu postuna bürünerek sizden oy isteyenleri tanıyınız. . (Gönül Seferberliğine)
  • . Bugün gençlerin ekserisi evlenmiyorlar, evlenmek istemiyorlar. Bunun önüne geçilmelidir. Memlekette büyük bir evlenme cereyanı uyandıralım. (Toplumculuk)
  • . Zafer bizim, hüsran ise harici ve dahili düşmanlarımızın. Allah ve Millet bizimledir. . (Türkiye'nin Meseleleri)
  • . Kendi insanımıza yalınayak olsa da, kir içinde olsa da, bit içinde olsa da sahip çıkmamız lâzımdır. O bizim insanımızdır. O maya aynı asil mayadır. Ona sahip çıkacağız. Kurtuluşumuzun başlangıcı burasıdır. . (Gönül Seferberliğine)
  • İnsanlar; yoksulluğa açlığa, susuzluğa tahammül ederler. Fakat, adaletsizliğe, hor görülmeye aşağılanmaya asla müsaade, müsamaha etmezler... (Ülkücülük)
  • Türk milletinin ve Türk vatanının en büyük düş­manı komünizmdir, dedim. Bunun en canlı örnekleri son yıllarda ülkemizde cereyan eden olaylardır. Üniversitelerimizde başlatılan boykotlar, işgaller, kavgalar sokağa çıkarılmış; banka soygunları, Türk Devletinin askerine, polisine kurşun sıkmalar ve adam kaçırmalar, işte büyük düşmanın emrine hizmet için yapıldığı milletçe anlaşılmıştır. Biz bunun için komü­nizmi en büyük tehlike ve düşman ilan ettik. (Alparslan Türkeş ve Dokuz Işık)
  • Türk Milliyetçiliği Türk Milletini yaşatan, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran felsefedir. Devleti kuran, yaşatan, ona güç veren Türk Milliyetçiliği bu şekilde horlanır, zulüm ve işkenceye maruz bırakılır, suçlanır ise bunun millete ve memlekete zararı büyük olacaktır. (Savunma)
  • Gerçek mücahit nefsiyle savaşandır. (Savunma)
  • Bir Türk dünyaya bedeldir. ~Mustafa Kemal ATATÜRK (1944 Milliyetçilik Olayı)
  • Gençlik beğendi insanı gene alkışlardı. Alkışlar çok geçmeden çoğaldı ve halkı da sard. ... Fakat hazırlıklıydı bu sefer Milli Şef... ve Milliyetçi gençliğe kinini kusmak için fırsat beklemekteydi. Nümayiş belki de bu sefer Çankaya'nın gizli ajanları tarafından tahrik edilerek şiddetli bir şekle sokulmuştu. (1944 Milliyetçilik Olayı)
  • . Önce milli eğitim, memleketin çocuklarını, memleketin insanlarını, vatanını seven, milleti ni seven ve milletine hizmet etme ülküsü, yararlı olma ülküsü taşıyan kişiler olarak yetiştirmeyi amaç edinmelidir. Türk milletinin eskiden beri kendisine güç veren bir geleneği vardır. Bu gelenek de daima kişi menfaatinin, millet menfaatinden sonra gelmesidir. Yani kişi varlığı bizim geleneksel görüşümüzde, dünyaya bakşımızda toplum varlığından sonra gelir. Bunu daha açmak icap ederse toplumun menfaati, milletin menfaati, kişi menfaatinin üstünde yer alır. Bunu memleketin çocuklarına, memleketin insanlarına anlatmak, öğretmek lâzımdır ve memleketimiz çocuklarını, insanlarını milliyetçi şuurla dolmuş, milli ülkülere sahip, insan sevgisi ve insanlara hürmet zihniyeti taşıyan bir zihniyetle yetiştirmesi gerekir. İkinci ilke ise, memleketin insanlarını üretici olarak yetiştirme ilkesidir. Böyle, üretimi hesaba katmaksızın rastgele bilgi hamalı halinde memleketin insanlarını yetiştirip, onları sonra da devlet kapısına saldırıya geçirmek, Türkiye'ye çok şeye mal ol muştur. Bunun için milli eğitim herşeyden önce insanlarımızı asalak olmaktan uzak kalarak üre eğitici olarak yetiştirme ilkesidir. Böyle, üretimi hesaba katmaksızın rastgele bilgi hamali halinde memleketin insanlarını yetişitirip, onları sonra da devlet kapısına saldırıya geçirmek, Türkiye'ye çok şeye mal olmuştur. Bunun için milli eğitim her şeyden önce insanlarımızı asalak olmaktan uzak kalarak üretici olmak vasfında yetiştirmeyi amaç edinmelidir. Üçüncü ilke ise, toplumumuzun kalkınması için gerekli olan ekonomik ve sosyal hedefleri dikkate alarak Türkiye'nin kalkınmasını sağlayacak bu ekonomik ve sosyal hedeflere göre milli eğitimi planlamak ve milli eğitim hedeflerini tayin etmek lazımdır. Türkiye'yi ekonomik yönden, sosyal yönden hızla kalkındırmak için ne vasıfta insana ihtiyaç vardır, ne kadar mühendise ihtiyacımız vardır, ne kadar makina mühendisine ihtiyacımız, ne kadar doktora ihtiyacımız vardır, ne kadar sanatkara ihtiyacımız vardır, tesviyeciye, tornacıya ihtiyacımız vardır. Bunlar Türkiye'nin sosyal ve ekonomik hedeflerine göre tesbit edilmeli ve milli eğitim de kendi hedeflerini bunlardan almalıdır ve buna göre faaliyetlerini düzenlemelidir. Böyle yapılmadığı sürece memlekette büyük sıkıntılar olacaktır. Boş bulunan okula önüne gelen öğrenciyi doldurmak gibi hiçbir değer ifade etmeyen bir takım palyatif tedbirler geçerli gösterilecektir. Bunlar çıkar yol değildir. Her şeyden evvel oturup Türkiye'nin ekonomik, sosyal hedeflerini ortaya koymak ve ona göre milli eğitimin de hedeflerini tayin etmek gerekir. Bir diğer ilke de, bunu da daima dikkatle tutmak lazım Türkiye'ye teknik güçte insan lâzım. Teknik yetiştirmeyi milli eğitim gözönünde bulundurmalı ve milli eğitim, yetişecek insanlarımızı teknik yönden bilgili, güçlü yetiştirmeyi amaçlamalıdır. Bir diğer ihtiyacımız kültür seferberliğidir. Güzel sanatların halk hizmetine koşulması meselesidir. Fikirlerin kanatları güzel sanatlardır. İnsanlarımıza milli ülküyü anlatmak, kalkınma davamızı benimsetmek için mutlaka güzel sanatlardan faydalanmak, güzel sanatları seferber edip halkın hizmetine koşmak gereklidir. Milli eğitim ve milli kültür seferberliği yapılmaksızın Türkiye'nin kalkınması, Türkiye'de düşündüğümüz mutlu bir toplum düzeni meydana getirmemiz mümkün olamaz. . (Gönül Seferberliğine)
  • Vicdansız adamlara üst kademelerde rastlanabiliyordu. (1944 Milliyetçilik Olayı)

Yorum Yaz