Ali Muhammed Sallabi kimdir? Ali Muhammed Sallabi kitapları ve sözleri
Libyalı Din Adamı ve Politikacı Ali Muhammed Sallabi hayatı araştırılıyor. Peki Ali Muhammed Sallabi kimdir? Ali Muhammed Sallabi aslen nerelidir? Ali Muhammed Sallabi ne zaman, nerede doğdu? Ali Muhammed Sallabi hayatta mı? İşte Ali Muhammed Sallabi hayatı...

Tam / Gerçek Adı: Ali Muhammed el-Sallabi
Doğum Tarihi: 1963
Doğum Yeri: Bingazi, Libya
Ali Muhammed Sallabi kimdir?
Ali Muhammed el-Sallabi, (Arapça: علي محمد الصلابي; Bingazi 1963 doğumlu) Libyalı, din adamı ve islamcı görüşlü politikacı.
Kaddafi rejimi tarafından tutuklandı ve ünlü Abu Salim hapishanesinde sekiz yıl kaldı, daha sonra Libya'dan ayrıldı ve 1990'larda Suudi Arabistan ve Sudan'da İslam eğitimi aldı . Doktorasını 1999 yılında Sudan'daki Omdurman İslam Üniversitesi'nden aldı. Daha sonra Katar'da uluslararası Müslüman Kardeşler'in manevi başkanı Yusuf el-Karadavi'nin yönetimi altında çalıştı. 2011 Kaddafi devrimi sırasında Libya'ya döndü ve ülkedeki İslamcı gruplara silah, para ve yardım dağıttı. Davranışları, Ulusal Geçiş Konseyi altındaki uluslararası kabul görmüş Libya hükümetinin üyeleri tarafından eleştirildi.
Kasım 2011'de kurduğu Özgürlük, Adalet ve Kalkınma için Ulusal Buluşma Partisi'nin başkanlığına seçildi. Ali el-Sallabi, "Türk tarzı demokrasiyi örnek alacağını" açıkladı. 2012 Libya Genel Ulusal Konferansı seçimleri'ne partisinden aday oldu.
Sallabi, İngilizceye çevrilmiş ve ABD'de ofisleri bulunan iki Suudi merkezli yayınevi ( Darüşşalam Yayınları ve Uluslararası İslami Yayınevi ) tarafından yayınlanan en az 10 kitap yazmıştır . El-Sallabi, İslam'ın erken tarihine dair geniş yazıları ve bursları sayesinde Batı'daki Müslümanlar arasında geniş bir kitle kazanmıştır. Hz.Muhammed ve ilk Halifelik üzerine yaptığı biyografik çalışmaları birkaç ciltte 8.000 sayfadan fazladır.
Ali Muhammed Sallabi Kitapları - Eserleri
- Siyer-i Nebi (2 Cilt Takım)
- I. Halife Hz. Ebubekir (ra) Hayatı, Şahsiyeti ve Dönemi
- II. Halife Hz. Ömer (ra) Hayatı, Şahsiyeti ve Dönemi
- İmam Gazali
- İstanbul'un Fethi ve Fatih Sultan Mehmed
- Eyyübi Devleti Selahaddin Eyyübi ve Kudüsün Yeniden Fethi
- III. Halife Hz. Osman (ra) Hayatı, Şahsiyeti ve Dönemi
- Doğuşundan Günümüze Hariciler
- Allah'a İman
- Hz. Ali - Hayatı Şahsiyeti Dönemi
- Osmanlı Tarihi
- İslam İnanç Esasları
- Hz. Hüseyin ve Kerbela
- Siyeri Nebi Büyük İslam Tarihi (6 Cilt Takım)
- Çöl Aslanı Ömer Muhtar
- Ahirete İman
- Zengiler Dönemi
- İslam'da Şûra
- Emeviler Dönemi 1
- Tüm Gerçekleriyle Hz. İsa Aleyhisselam
- Doğuşundan Günümüze Şiilik ve Rafızılik
- Selçuklular
- V. Halife Hazreti Hasan (ra) Hayatı Şahsiyeti ve Dönemi
- Sultanu'l Arifin Abdülkadir Geylani
- İz Bin Abdusselam
- Siyer-i Nebi
- Abbasiler Dönemi Murabıtlar Devleti
- İstanbul'un Fethi ve Fatih Sultan Mehmed
- Çağdaş Müslüman Devlette Vatandaşlık ve Vatan Kavramı
- Emeviler Dönemi 2
- Yaratılışın Başlangıcı ve Hz. Adem'in Yaratılışı
- Tüm Gerçekleriyle Hz. İsa Aleyhisselam
- El İmanü Billah (Allah'a İman)
- Siyer-i Nebi
- IV. Halife Hz. Ali (ra) Hayatı, Şahsiyeti ve Dönemi
- Hazreti Nuh Aleyhiseselam ve Büyük Tufan
Ali Muhammed Sallabi Alıntıları - Sözleri
- O,Allah her şeyi ortaya çıkaran iken herhangi bir şeyin onu örtmesi, gizlemesi düşünülebilir mi..? O Allah henüz hiçbir şey var olmadan aşikar iken herhangi bir şeyin onun üstünü örtmesi gizlemesi düşünülebilir mi..? Sen ne zaman görünmez oldun da seni gösterecek bir delile ihtiyaç duyasın..? (Yaratılışın Başlangıcı ve Hz. Adem'in Yaratılışı)
- Osmanlı imparatorluğu üç veya dört asır boyunca fikir liderliğinden yahut büyük ve soylu sosyal islahatcilardan mahrum kaldığı için, meydanı batıdan aktarma ve onu taklit eden yüzeysel diplomatlara terk etmiştir.sonuc ise ruhun kayboluşu aklın yokoluşu iradenin perisanligi ve genel bir çarpıklık olmuştur. (Osmanlı Tarihi)
- Seksenden sonra bir güç kalmaz, Gençliğin iştahı gitmiştir artık, Elimde asayla sanki ben, Peygamber liği olmayan bir Musa' yım Nizamulmülk Isfahan (Selçuklular)
- Allah'tan başka ilah yoktur dediğinde bir iddiada bulunmuş oluyorsun. Sana 'delinin var mı?' denir. Delil de; emir ve nehiylere uymak, bela ve musibetlere sabretmek, kadere razı olmak... işte iddianın delili budur. (Sultanu'l Arifin Abdülkadir Geylani)
- İmtisal-i câhidû fillah oluptur niyetim Din-i İslam'ın mücerret gayretidir gayretim (İstanbul'un Fethi ve Fatih Sultan Mehmed)
- Aksirma düşünce ve sinir merkezi olan beyindeki sorunu giderir. Beyin, bütün duyu organlarının kontrol edildiği yerdir. O sağlam olduğunda diğer organlar rahat çalışır. Dolayısıyla aksırmanın ne kadar faydalı bir şey olduğu buradan anlaşılabilir. Bu sebeple şeriat sahibi bunun Allah'a hamd ile karşılanmasını uygun görmüştür. Zira bunda mahlukatın tabiata değil, Allahu Teala'ya izafesi söz konusudur ve bu şekilde Allahu Teala'nın yaratıcılığı ve kudreti ikrar edilmektedir. Fethu'l Bârî 10/602 (Hz. Ali - Hayatı Şahsiyeti Dönemi)
- ولا يجوز التوجه بخوف او رجاء الا اليه ، لا خشية الا منه ، ولا ذل الا اليه ، ولا طمع الا في رحمته ، ولا اعتماد الا عليه ، ولا انقياد الا لحكمه (El İmanü Billah (Allah'a İman))
- ...Allah kendisine(kendi dinine) yardım edenlere kesin surette yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir.(Hac 40) (Siyer-i Nebi)
- Allahu Teâlâ'nın sıfatları hususunda 'nasıl?' ve 'niçin?' soruları sorulmaz. Bu soruları şüphe edenden başkası sormaz. (Sultanu'l Arifin Abdülkadir Geylani)
- Ömer Muhtar, damarlarına kadar işlemiş imanının yanı sıra bakış açısı geniş, çevresinde akıp giden olayları idrak edebilen biriydi. Bu özelliği; başarısının, sağlığının ve arkadaşlarından önce düşmana saygıyı reddeden gücünün, Allah’tan sonraki en büyük destekçisiydi. İman ve ameli hayatına yansıtması ne kadar da güzel bir şeydi. (Çöl Aslanı Ömer Muhtar)
- Birinin kalbinde başkası olduğu halde "Allah, Allah" dediğini gördüğümde gazaba geliyorum. (Sultanu'l Arifin Abdülkadir Geylani)
- O gayet misafirperverdi, gelen misafirlerin çokluğu ile sevinirdi, onun kapısı mekke'deki her tabakadan insana açıktı. (I. Halife Hz. Ebubekir (ra) Hayatı, Şahsiyeti ve Dönemi)
- "Andolsun" "Allah Teâlâ üçün üçüncüsüdür" diyenler de kâfir olmuşlardır. Hâlbuki bir tek Allah Teâla'dan başka hiçbir tanrı yoktur. Eğer söyleye geldiklerinden vazgeçmezlerse, içlerinden kâfir olanlara acı bir azap isabet edecektir.(El-Mâide, 5/73) (Hazreti Nuh Aleyhiseselam ve Büyük Tufan)
- Tahsil yoluyla elde edilmesi mümkün olanları elde etmiştim, geriye zevk ve süluk yoluyla elde edilecek şeyler kalmıştı. Onlar da tahsil yoluyla elde edilmiyordu. Takva olmadan ve nefsi heva ve hevesten uzak tutmadan ahiret saadetinin elde edilemeyeceğini anlamıştım. Her şeyin başı kalbi dünyadan koparmak, ahirete bağlamak ve Allah'a yönelmekti. Bu da mal ve makamı terk etmeden, her türlü olumsuz meşguliyetten uzaklaşmadan olacak şey değildi. Sonra kendi durumumu düşündüm; Her türlü dünyevi ilgi etrafımı sarmıştı. Yaptığım işleri gözden geçirdim. Onların en iyisi talim ve tedris faaliyetiydi. Ama gördüm ki ahiret yolunda faydasız ilimlerle uğraşıyorum. Daha sonra tedris faaliyetindeki niyetimi düşündüm. O da Allah rızası için değildi. Makam mevki elde etmek ve şöhret kazanmak için hareket etmiştim. Derin bir uçurumun kenarında olduğumu ve durumumu telafi etmediğim takdirde ateşe düşeceğimi anladım. Bir müddet bu durumu düşündüm. Seçim aşamasındaydım. Bir gün Bağdat’ı terk etmeyi ve bu durumdan kurtulmayı düşünüyor, ertesi gün bu fikrimden dönüyordum. Bir gün ileri adım atıyor, ertesi gün geri adım atıyordum. Sabahleyin ahiret arzusu beni kaplıyor, akşam üzeri şehvet orduları ona saldırıyor ve onu dağıtıyordu. Dünya arzuları beni zincirleriyle mevki makama doğru çekiyor, iman münadisi ise “Göç et, göç et, geriye çok az bir ömrün kaldı. Önünde uzun bir yolculuk var. Sahip olduğun ilim ve amel riya ve gösterişten başka bir şey değil. Ahiret için bu gün hazırlanmazsan ne zaman hazırlanacaksın? Dünya bağlarını bu gün kesmezsen ne zaman keseceksin?” diye sesleniyordu. Bu nida sebebiyle kaçış azmi bende yerleşiyordu. Daha sonra şeytan geliyor ve “Bu geçici bir durum. Buna uymaktan sakın. Zira bu tez geçen bir hevestir. Buna uyup bu düzenli hayatı ve düşmanların nizasından uzak olan mevki yüksek makamı terk edersen bir gün oraya arzu duyarsın da bu sana müyesser olmaz.” Diyordu. Yaklaşık altı ay dünya şehvetlerinin çekiciliği ile ahiret isteği arasında mütereddit bir halde gidip geldim. Dört yüz seksen sekiz yılı Recep ayında iş ihtiyari (isteğime bağlı) olmaktan çıktı, zaruri hale geldi. Zira Allah tedris yapamayacak şekilde dilimi kilitlemişti. Gelen öğrencilerin hatırı için kendimi ders vermeye zorluyordum, ancak bir kelime bile söyleyemiyordum… Acizliğimi tamamen hissettikten ve ihtiyarım tamamen elimden gittikten sonra çaresizlerin sığındığı şekilde Allah’a sığındım, O’na iltica ettim. Zorda kalanlar dua ettiğinde icabet eden bana da icabet etti ve makam mevki, mal,evlat ve arkadaşlardan ayrılmayı bana kolaylaştırdı.” (İmam Gazali)
- “Hastalıkların şahıslarda ortaya çıkması bir tesadüf değildir. Bütün hastalıklar bir kişiden diğer bir kişiye adva adlı yolla sirayet eder. Adva sade gözle görülemeyecek kadar küçük bir şeydir. Bu şeyler canlıdırlar.” (Osmanlı Tarihi)
- " Bir şeyi istiyorsunuz, ama elde edemiyorsunuz. Üzerinde yaşadığınız arazi sizi çevreleyen denizler ve etrafınızdaki dağlar sebebiyle size dar geliyor. Araziden yeterli yiyecek çıkmıyor. Bu sebeple sizler birbirinizi boğazlıyorsunuz, birbirinizi kırıp geçiriyorsunuz. Uruşelim, meyveleri cihetiyle misli benzeri olmayan bir yer. Bilakis orası mutluluklar yurdudur." (Eyyübi Devleti Selahaddin Eyyübi ve Kudüsün Yeniden Fethi)
- Asırlarca hükmettik şu dünyaya Ölümsüz dedelerimiz ona boyun eğdirdiler Nurdan sayfalara yazılar yazdık Ne zaman, ne de biz unuttuk Zaman değirmeni döndü durdu Öncekileri öğüttü, yeniler geldi Beni de her duyarlı kişiyi de can evinden vurdu Zamanın suali; "Müslümanlar nerede?" Ali Muhammed Muhammed es Sallâbi (İstanbul'un Fethi ve Fatih Sultan Mehmed)
- dünya bir tek devlet olsaydı Şüphesiz konstantiniye o devletin merkezi olmak için şehirlerin en layık olurdu... (Osmanlı Tarihi)
- Hz. Osman, insanların en hayâlısı idi. (III. Halife Hz. Osman (ra) Hayatı, Şahsiyeti ve Dönemi)
- Gerçek bağımsızlık ancak, bütünü ile Allah'a teslim olmak ve her kişi, varlık ve değere kulluk etmekten kurtulmakla elde edilebilir. Ancak bu durumda insan tek Allah'a kulluk eder. Gerçek özgürlük budur işte. Bundan ötesi özgürlük gibi görünse de kölelikten başka bir anlam ifade etmez. (Tüm Gerçekleriyle Hz. İsa Aleyhisselam)