Alain de Botton kimdir? Alain de Botton kitapları ve sözleri
Yazar ve Televizyon Yapımcısı Alain de Botton hayatı araştırılıyor. Peki Alain de Botton kimdir? Alain de Botton aslen nerelidir? Alain de Botton ne zaman, nerede doğdu? Alain de Botton hayatta mı? İşte Alain de Botton hayatı...
Yazar ve Televizyon Yapımcısı Alain de Botton edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Alain de Botton hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Alain de Botton hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Alain de Botton hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 20 Aralık 1969
Doğum Yeri: Zürih, İsviçre
Alain de Botton kimdir?
Yahudi asıllı yazar ve televizyon programları yapımcısı.
1969 yılında İsviçre’de doğdu. Eğitimini Cambridge’de tamamladı. Yapıtları on altı dile çevrildi. Hâlâ Londra’da yaşıyor. Türk okurunun Aşk Üzerine, Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir, Romantik Hareket, Öp ve Anlat, Seyahat Sanatı, Felsefenin Tesellisi, Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı, Ateistler İçin Din, Havaalanında Bir Hafta, Görmek ve Fark Etmek, Hayat Okulu Kitapları ve Statü Endişesi adlı kitaplarıyla büyük beğeni kazandı.
Alain de Botton Kitapları - Eserleri
- Felsefenin Tesellisi
- Aşk Üzerine
- Statü Endişesi
- Aşk Dersleri
- Mutluluğun Mimarisi
- Görmek ve Fark Etmek
- Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir
- Romantik Hareket
- Ateistler İçin Din
- Seyahat Sanatı
- Cinselliğe Nasıl Farklı Yaklaşırız
- Öp ve Anlat
- Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı
- Haberler
- Havaalanında Bir Hafta
- Terapi Olarak Sanat
- Hayat Okulu Kitapları (6 Kitap Takım)
Alain de Botton Alıntıları - Sözleri
- İlişkilerin en can sıkıcı yanlarından biri, ilk tanıştığımız gün daha görür görmez tutulduğumuz insanlara çok çabuk alışmamızdır. Eskiden sadece bileği ya da omzuyla bizi tahrik edebilen kişi şimdi önümüzde çırılçıplak soyunsa en ufak bir heyecan kıpırtısı duymadan bakabiliriz. (Terapi Olarak Sanat)
- İyi kitaplar yalnızca duygularımızı ve çevremizdekilere benzer insanları betimlemekle kalamaz, bunların bizim betimledigimizden çok daha güzel betimlenmesini sağlayan bir becerinin varlığına işaret ederler. Bu kitapların istedikleri gerçeklerin bizim de gerçeğimiz olduğunu düşünür, ancak bu gerçekleri kitapları okumadan kendi kendimize dile getirmeyi başaramayız. (Görmek ve Fark Etmek)
- Doğuştan getirdiğiniz tek bir kusur var: hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimize inanıyoruz... (Felsefenin Tesellisi)
- ...Tatmin olamayışımızın nedeni kendi hayatlarımızın baştan beri kusurlu olmasından değil, kendi hayatlarımıza gerektiği gibi bakmamamızdan kaynaklanır. (Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir)
- Mutluluk beden için iyidir," diyor Proust, "ama zihnin gücünü artıran şey kederdir." (Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir)
- Yaşamımı paylaşacak biri olmadan yaşama hakkının, sesimi duyacak biri olmadan düşünce özgürlüğünün ne anlamı vardı ki? (Aşk Üzerine)
- Erdemli olmaya giden yolun başında burjuvalara duyulan nefret vardır. (Görmek ve Fark Etmek)
- "Yaptığımız işin kişiliğimizi tanımlamasına tarihte izin veren ilk toplum da biziz; yeni tanıştığımız birine ilk sorduğumuz nereli olduğu ya da ailesi değil, ne iş yaptığıdır, sanki bir insanı ötekilerden ayıran özelliği bilmek için işini sormak yeterlidir." (Havaalanında Bir Hafta)
- Bir kütüphane kadar sessizdi ortalık. (Seyahat Sanatı)
- Sanat, kırılgan hayallerimize destek olur. (Terapi Olarak Sanat)
- Doğamızdaki rastlantısal özellikler ve çocukluğumuzdaki tuhaflıklar nedeniyle yetişkin olduğumuzda kendimizi dengesiz bir ruh halinde buluruz, bazı alanlarda çok iyiyizdir, bazılarında ise çok eksik, ya fazlasıyla endişeli ya da fazlasıyla sakinizdir, ya fazlasıyla iddialı ya da fazlasıyla pasifizdir, ya düşünce geliştirmeye fazlasıyla eğilimli oluruz ya da pratik yaşamı fazlasıyla önemseriz, ya fazlasıyla eril ya da fazlasıyla dişil yaklaşımları benimseriz. Kendimizde olmayan özellikleri gördüğümüz kişileri ‘seksi’ olarak niteleriz, bizi zaten var olan aşırılıklarımıza daha da itecek gibi görünen kişilerden de kaçarız. (Cinselliğe Nasıl Farklı Yaklaşırız)
- Özellikle de öfkenin ana sebebinin umut olduğu tezi. Kizgınız çünkü haddinden fazla iyimseriz; varoluşun içerdiği hüsran hastalığına yeterince hazırlıklı değiliz. Anahtarlarını her kaybettiğinde ya da bir havaalanında her geri çevrildiğinde bağıran bir adam anahtarların asla kendiliklerinden kaybolmadığı ya da seyahat planlarımızın daima garantili olmadığı bir dünyada dokunaklı ama düşüncesizce ortaya konan saf bir inanç sergiler (Havaalanında Bir Hafta)
- " Arkadaşlarıyla inanılmaz derecede ilgilenirdi. Bu kadar az bencil ya da bu kadar az kibirli birini hiç tanımadım ... Karşısındakini eğlendirmek isterdi. Başkalarını güldürmekten ve gülmekten çok hoşlanırdı." -Georges de Lauris (Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir)
- İyi düşünceler kitapların içinde hapsedildiği sürece gelişemezler. (Ateistler İçin Din)
- Whistler’dan önce kimsenin Londra’daki sisi fark etmemiş olması ya da Van Gogh’tan önce kimsenin Provence’taki selvilere ilgi göstermemiş olması imkânsızdı. (Seyahat Sanatı)
- Doğa manzaraları bizlere birtakım değerler aşılama gücüne sahiptir: meşeler gururu, çamlar azmi, göller de sakinliği öğretir, erdemli olma yolunda bizlere sessiz sedasız ilham verirler. (Seyahat Sanatı)
- "Yetmişimden fazla yaşadım. Aç kalmadım. Keyif aldığım pek çok şey oldu. Bir iki kere de beni iyi kötü anlayan biriyle karşılaştım. Daha ne isteyebilirim ki?" (Öp ve Anlat)
- ..Freud'un deyişiyle Rilke, “Kış gelince baharın güzelliğinden geriye hiçbir şey kalmayacağını, bu güzelliğin de insanın yarattığı her güzel şey gibi yok olup gitmeye mahkûm olduğunu” unutamıyordur. Freud bu yaklaşım hiç onaylamıyordu.Ona göre yok olmaya mahkûm olsa bile çekici, güzel bir şeyi sevebilme yetisi sağlıklı bir ruhun göstergesiydi. (Mutluluğun Mimarisi)
- Konuşacak kimse bulamadıkları için kaç kişinin yazar olduğuna ve bu yüzden kaç kitap yazılmış olduğuna şöyle bir bakarsak, kitapçıların yalnız insanlar için gidilebilecek en iyi yer olduğunu anlarız. (Felsefenin Tesellisi)
- "Yas ve günaha çağrının zamanı bu, Gözyaşları, kıskançlık ve işkencenin devri, İsteyipte elde edememenin, lanetlenmenin zamanı..." (Statü Endişesi)