diorex
dedas

Ahmet Gürkan kimdir? Ahmet Gürkan kitapları ve sözleri

Araştırmacı Yazar, Milletvekili, İlahiyatçı, Siyasetçi Ahmet Gürkan hayatı araştırılıyor. Peki Ahmet Gürkan kimdir? Ahmet Gürkan aslen nerelidir? Ahmet Gürkan ne zaman, nerede doğdu? Ahmet Gürkan hayatta mı? İşte Ahmet Gürkan hayatı... Ahmet Gürkan yaşıyor mu? Ahmet Gürkan ne zaman, nerede öldü?

  • 08.09.2022 11:00
Ahmet Gürkan kimdir? Ahmet Gürkan kitapları ve sözleri
Araştırmacı Yazar, Milletvekili, İlahiyatçı, Siyasetçi Ahmet Gürkan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ahmet Gürkan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ahmet Gürkan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ahmet Gürkan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1903

Doğum Yeri: Rize, Türkiye

Ölüm Tarihi: 20 Şubat 1990

Ölüm Yeri:

Ahmet Gürkan kimdir?

İlahiyatçı, Yazar, Müteahhit, Siyasetçi, IX. ve X. Dönem Tokat, XII. Konya Milletvekili (D. 1903, Rize – Ö. 20 Şubat 1990). Baba adı Süleyman, anne adı Fethiye. İlahiyat Fakültesi mezunu. Samsun Başalan, Hacıismail Köyleri Öğretmeni, Rize Şeriye Kâtibi, Dava Vekili olarak görev yaptı. Ayrıca müteahhitlik yaptı, Serbest ticaretle uğraştı.

Ezanın Aslına Döndürülmesi İçin Kanun teklifi veren İlk Milletvekili

Pozitif bilgiler hususunda insanlık tarihi boyunca birikmiş bütün değerlerin sadece Batılıya ait olduğu söylenmiştir, bu milletin çocuklarına. Yalnız pozitif sahada değil, insanı kuşatan bütün bilgilerin kaynağının da Batı olduğu zihinlere iyice yerleştirilmiştir. Bizzat Batı, kendisi bile bu derece yalancı olmamıştır. Bu eserin hazırlanışında bile bu gerçekler nazarı itibara alınmış ve okuyucuya verilecek yeni bilgiler için sık sık Batıdan tanıklar getirilmiştir.

Bugün Batı insanı madde üzerinde mühim bir hakimiyet tesis etmiştir. Batılı bu tesis edişde hangi medeniyetlere, hangi kültüre neler borçludur? Bu eserde, Batı Medeniyeti'nin teşekkülünde İslam Kültür Medeniyeti'nin rolü bizzat Batılıların itiraflarıyla ortaya konulmaktadır.

Ahmet Gürkan Kitapları - Eserleri

  • İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi
  • İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi

Ahmet Gürkan Alıntıları - Sözleri

  • Bu imparatorluk eğer şarkta doğan İslam güneşinden faydalanmayı bilseydi, İslam devletleri ile kurduğu temasları ciddi ve samimi bir şekilde devam ettirseydi daha açıkçası topluca İslamiyeti kabul etseydi, Müslüman bir devlet olarak yaşayabilirdi. Bizans bunu yapmadı iki yüzlü bir politika takip etti. Kah Müslümanlarla kah Haçlılarla anlaşarak iki taraflı siyaseti ile kurtulabileceğini vehmine kapıldı. Nihayet mukadder akıbeti gelip çattı. Onu ne 90 yılda tamamlanabilen büyük surları, ne san'at eserleri ve abideleri ne de meşhur kiliseleriyle başta patrikleri olduğu halde papazları kurtarabildi. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Milletleri millet yapan ve yaşatan unsurların başında; onların, dini ve milli bakımdan kıymet kazanmış inançları ve ahlakileşmiş gelenekleri gelir. Cemiyetin fertleri için, daima kuvvet alma ve gurur duyma kaynağını teşkil eden bu mefhumlar, titizlikle muhafaza edilmesi zaruri bulunan ilahi vedialardandır. her ne olursa olsun, bunların yıpratılması, yahut olmasa da olur düşüncesiyle ihmale uğratılması netice itibariyle cemiyeti çöküntüye sürükler. isterse o cemiyet, maddi medeniyetin en üstün seviyesinde olsun, netice değişmez. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Araplar, Semerkant istilalarında Türklerin kağıt fabrikalarını gördüler. Abbasiler zamanında muhtelif beldelerde, Türk sistemi fabrikalar açıldı. Avrupalılar kağıdı Şam'da gördükleri için onun adına "Karta Damasana" dediler. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Minnet ile koklama gül al eline sevseni Geçme namert köprüsünü koparsın su seni. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Namuslu ve yüksek seciyeli Türk, kendisine nasıl muamele edilmesini isterse, kendisi de başkalarına öyle muamele etmekle tanınmıştır. Bu hususta cins ve mezhep tefrik etmez. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • İnsandaki kötü tecessünün doğurduğu kötü fenalıklar, dünya kadar eskidir. Nasıl deniz sularının med ve cezir halleri, geceleri bizleri aydınlatan yıldızların tesiriyle oluyorsa, namus ve ahlakımızın akıbeti de, ilim ve sanatların tekamülüne bağlıdır. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Eğer biz, dini kültürümüzde saklı bulunan medeniyet definesinden istifade yolunu takip etseydik, şüphesiz garptan daha çok evvel ve halkın da direnme gücüyle karşılaşmadan dünyada, medeniyetin kaynağı bir millet olacaktık. Çünkü o hazinede mevcut olmayan, yahut arandığı zaman bulunmayan hiçbir şey yoktur. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Hıristiyan olmayan devletlerin idaresindeki Hıristiyanları İstiklallerine kavuşturmak ve bu suretle siyasi emellerine alet etmek ve parçalayacakları İslam camiasına da bu yolla müstemleke yapmak için, Hıristiyan çocuklarına o devletlerin hudutları içinde türlü adlarla açtıkları mekteplerde ve müesseselerde yetiştirir ve onları ihtilal fikirleri aşılarken kemale erişmiş insanlarını da Mason localarına alarak orada kendi emellerine uygun bir hale getiriyorlardı. Bulgarlar, Rumlar, Ermeniler gibi Türkten gayri unsurları aynı zamanda İstiklal fikirleri de verildiğinden bunların " vatan ve insaniyetten" anladıkları büsbütün başka şeylerdi. Bir taraf bir unsur gibi görünen Museviler de asla Osmanlı Devleti'ni lehinde değildi. Ve bu suretle Mason teşkilatına giren Türk münevverleri, Türklerden ayrılmak ve hatta onları mahvetmek isteyen ve tamamiyle büyük devletlerin elinde birer alet olanların içinde ve onlarla birlikte gözü kapalı yürüyorlardı. Mason biraderlerinden aldıkları ilhamlar veya onlara verdikleri haberler, hep harici kaynaklardan geliyor veya oraya gidiyordu. Bu suretle yanlış düşünceler ve tedbirlerle Osmanlı Devleti gibi türklükte tehlikeye düşüyordu ana unsur olan Türk devletinin ve onun din kardeşi olan diğer İslam unsurlarının istikbali için hiçbir şey düşünülmüyordu. Yabancı kaynaklardan gelen şüpheli ve hatta zararlı bir takım cereyanlar, kolaylıkla bir ideal mahiyetini alıyordu. Şark siyasetine en geç atılan Almanlar bu hale görünce Sultan Hamid'e, İslam birliğini telkin ettiler ve bu arada Mason localarının iç yüzünü anlatarak onun Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalamak hususunda en müessir bir kuvvet olduğunu kendisine öğretiler. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Biz erkeği yarattığımız zaman, kendisine eş olarak kadını da yarattık ki, onunla sükun ve huzur bulsun ve biz onlar arasında muhabbet ve şefkati mukadder kıldık. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Patrona Halil ve Kabakçı Mustafa hadiseleri gibi korkunç neticeler veren bu hadisenin de ancak sathi ve ârızi sebepleri ortaya atılabilmiş içyüzü kapalı kalmıştır. Yoksa bize tarihimizi bütün incelikleriyle yazdırmayan da böyle gizli bir kuvvet midir? Bu facia (31 Mart hadisesi) sırf birkaç gafil vatandaşın eseri imiş gibi onların idamları ile mesele halledilmiş ve hadise de izah olunmuş sayıldı. Halbuki bir taraftan bu cezalar verilirken diğer taraftan da işin içyüzü araştırılmalı ve tarihi vesikalar hazırlanmalıydı böyle yapılmadı. Almanlar Osmanlı Devleti'nin Masonluk kanalıyla büyük devletlerin eline düştüğünü görerek bu halden hoşlanmıyorlardı... Bilhassa ordunun da Masonluğa sokulduğundan şikayet ediyordu. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Haçlıların 1099'da Arzı mev'udu (Nil'den Fırat'a tüm mezopotamyada vaadedilen yer) işgal ettikleri zaman nereden geçtilerse arkalarında ölüm ve harabiyetten başka bir şey bırakmadılar. Fakat Selahattin Eyyubi hıristiyanları sürüp attığı zaman en ufak intikam tedbirine bile başvurmadı. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Truva muharebelerini, zafer destanlarıyla tebcil eden serüven hikayeleriyle Yunanlılar'ı, milli hisleriyle teşçi eden, dünya edebiyatı tarihinde unutulmaz bir yer tutan İlliada ve Odysseia eserlerini yazan Homeros; kainatı tek kuvvetin idare ettiğini müdafaa ettiği için idam edilirken bile, idealine sadık kalarak metanet nümunesi gösteren idealist Sokrates; Atina'da kurduğu Acedemia'sında ölene kadar felsefe okutan, muhavereli şekilde yazdığı 56 eseriyle Yunan kültürüne büyük hizmetleri dokunan Platon; keza Atina'da açtığı lisesinde, biyoloji, tarih, politika vesair ilmi araştırmalar yapan, her meselede sorulan suallere cevap verebilecek kabiliyetiyle meşrulaşan Aristo dahi Yunan'ı ahlaksızlığından vazgeçiremedi, daha açığı o cemiyeti bir kadavra olmaktan kurtaramadı. Netice bu milllet, yalnız filozofları sayesinde akla gelebilen tarihi bir ad olarak kaldı. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • İnsanlığa hizmet, müslümanlığın şiarı ve medar-ı iftiharıdır. Bundan dolayıdır ki, müslümanlık, cihanşümul kardeşlik esaslarını talim ve muhafaza etmiştir. İnsanlık bu esası kabul ve onunla amel ettiği zaman, mes'ud olacaktır. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Günahın gizlisinden de alenisinden de içtinab edin. Günahkar, fiillerinin cezasını çekecektir. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Allah adalet, hayrat ve hasenat emreder; cinayeti, haksızlığı ve iftirayı men eder. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Avrupayı taklid ile ortaya çıktık, fakat Avrupa'nın iyi şeylerini değil, hep sefahatini taklide koyulduk. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Fazilet yolundan ayrılmayan Müminler ebediyen cennet safaları içinde yaşayacaklardır. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Hz. Peygamber, Cüveyriye'yi cariye olarak alıkoyarak arzularını tatmin edebilirdi. Etmedi, çünkü Hz. Peygamber şehvet müptelası değil, insani duyguların dünyaya hakim olmasını iştiyakla isteyen bir rehberdi. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Türkleri mahvetmenin tek yolu ahlak ve maneviyatlarını yıkmaktır. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)
  • Türk Masonluğunun tahtına yerleşen İttihat ve Terakki ricali "zabitlerin siyasetle alakası kesilmelidir" diye ortaya koyduğum fikrimi karşılamak üzere onları da Mason localarına kayıt ile elden çıkarmaya çalışıyorlardı. Bu halin pek feci âkıbetler doğurabileceği hakkındaki yaşadıklarımı aldıran olmadı. Onları yanlış yollara sürükleyen ellerin diğer taraftan meşrutiyeti ve bütün münevverleri bilhassa mektebi zabitleri de ortadan kaldırarak ve şimdiye kadar atılan ilerleme adımlarını da, alt üst ederek, Osmanlı Devleti'ni müstemleke haline getirmek ve paylaşmak planını tatbik için çalıştığından ben ve benim gibi birkaç arkadaşım endişedeydik. Ben mütalaalarımı açıkça icabedenleri ve bilhassa Talat Bey'e söyledikten sonra askerlikten başka hiçbir şeyle uğraşmadım. Fakat Masonluğun tahtına çıkarılarak biraderleri vasıtasıyla avutulanların memleketin başına bir felaket getirecekleri iddiasında sabit olan cemiyet azasından bazı şahsiyetler muhalefete geçtiler. Bu suretle İttihat ve Terakki içinde beliren ve sonra siyasi bir ayrılmaya giden parçalanmada Masonluğun da büyük tesir oldu. (İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi)

Yorum Yaz