Ahmet Deniz kimdir? Ahmet Deniz kitapları ve sözleri
Yazar Ahmet Deniz hayatı araştırılıyor. Peki Ahmet Deniz kimdir? Ahmet Deniz aslen nerelidir? Ahmet Deniz ne zaman, nerede doğdu? Ahmet Deniz hayatta mı? İşte Ahmet Deniz hayatı...
Yazar Ahmet Deniz edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ahmet Deniz hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ahmet Deniz hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ahmet Deniz hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi:
Doğum Yeri:
Ahmet Deniz kimdir?
Ahmet Deniz Kitapları - Eserleri
- Ölüm Son Değil
- Zor Zaman
- Sevlaç
Ahmet Deniz Alıntıları - Sözleri
- Üstâd Bediüzzaman: " Âlemde çok görüyoruz ki: Zâlim, günahkâr, gaddar insanlar gayet refah ve rahat içinde, mazlum ve dindar insanlar gayet zahmet ve zillet içinde ömür geçiriyorlar. Sonra ölüm gelip, ikisini de eşit kılıyor." diyor. İyi ki var ölüm! Mazlumlar sevinmeli ölüm var diye... Çünkü şu gök kubbe altında zalimlerle eşitlendikleri tek zemin o... (Ölüm Son Değil)
- Görünene boğulmamak lazım. Çünkü hep görünen gizliyor görünmeyeni. (Zor Zaman)
- ... An gelip çattığında, göğün gürlemesini yüreğinde hisseder kişi. Ve dehşetle farkeder, hep dağların ardına düşen yıldırımın bu kez oraya düşmediğini... Yaman bir vurgundur bu. (Ölüm Son Değil)
- Acziyet, şefkatle tutar elimizden getirir bizi kabrin başına. Biz vermeyiz, o sıyrılır gider kollarımızdan kara toprağın bağrına. Sonra dizde derman tükenir, usulca ilişiriz taze açılmış çukurun başına. Topraktan yükselen buğudan sanırız yanması ciğerimizin. Oysa toprak değil, acziyettir ciğerimizi yakan o ânda... (Ölüm Son Değil)
- Niyedir bu suskunluk ? Kabulden mi? Değil... Sadece kayıtsızlıktan. Görünürde bir kabul varsa, kayıtsızlığı sürdürebilmek içindir. Çünkü pervasızca yaşamanın yolu kayıtsızlıktan geçer... (Ölüm Son Değil)
- Hangi ihtiyaç beni gerektirdi de o yüzden varım? Nedeni olmayan bir snuçsam eğer, bu ne kadar anlamlı? Anlamlı değilse, nedir hayat fırsatının bedeli? Kim zorladı beni hayata gelmeye? Kim ikna etti beni, ölümün sözleşmesini hayata gelirken yapmaya? (Zor Zaman)
- Yazık ki, insanlık zulmü merhametten daha çok sevmiş. Ve her nesil, zulmü miras bırakmış kendinden sonraki nesle tarih diye... (Zor Zaman)
- Herkes kendi yerine yaşar, kendi yerine ölür. (Zor Zaman)
- Hedefine ulaşamadığında ise hırsın pençesine yakalanıyor. Hırs da genellikle kin, haset, nefret gibi, iyilikten uzak duygulardan alıyor enerjisini. Bu nedenle, hırsın arı duru kalması çoğunlukla mümkün olmuyor ve hedefe yürürken öyküsünü kirletiyor insan. (Ölüm Son Değil)
- ...dantelli eteğin olur papatya tacın oturduğun hasırdan gömleğindeki vişne reçelinin lekesini ellerimle yaptım bir masal söylerim sen uyu içimdeki büyü... (Sevlaç)
- Özgürlük ile sınırsızlığı birbirine karıştırma. Özgürlük, insanın kendi haklarının sahibi olması demektir. Bunun ötesini aramak ise, başkasının hakkına göz dikmektir. (Zor Zaman)
- "Ne fayda ki zamanımızda insan, kendine mezar hazırlar da, kendini mezara hazırlamaz." (Ölüm Son Değil)
- "İnsanlar "İnandık" demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar ?" (Zor Zaman)
- Kimimiz, aykırı tonlarda buluyor güzelliği. Buna inandığı gibi yaşamak deniyor. Kimimiz de renklere mahkum oluyor. Buna da yaşadığı gibi inanmak deniyor. (Zor Zaman)
- İnsan olmanın ağırlığını bilir misin ? (Zor Zaman)
- Çünkü ölümü kabullenmek, hayata ve geleceğe olan inancını yitirmektir. Ölümü kabullenmek, uğruna ömrünü verdiği kazanımların mutlak sahibi iken, bekçiliğe razı olmaktır. (Ölüm Son Değil)
- Nedense akıl ve irade, hep sona doğru geçirir eline hayatın dizginlerini (Zor Zaman)
- Hastaların ruhî yapılarına, yaşlarına, inançlarına ve kendilerini hayata bağlayan şeylere olan tutkunluk derecesine göre, ölüme karşı tutumları farklılık arz ediyor. Özellikle de dinî inancın hastaların ölüm karşısındaki çaresizliği yaşarken verdikleri tepkiler üzerindeki rolü büyük.. (Ölüm Son Değil)
- Doğrudan kaçış, kişinin yanlışlarının artmasına sebep olur. Yanlışlar, kişinin kendini düzeltme arzu ve ümidini kıracak seviyeye ulaştığındaysa, kişideki doğrudan kaçış alışkanlığı, doğruya karşı bir nefret ve isyan haline döner. Bu noktadan sonra, artık kişinin kurallara karşı alerjisi vardır. Bu yüzden iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı kendisi tanımlar; diğer kurallar ise kendi normlarına yaklaşabildiği oranda doğru olma bahtiyarlığına kavuşur. İradesinin hüküm alanı öyle bir daralmıştır ki artık, neredeyse kendini pencereden atmamak ya da elini kaynar suya sokmamak türünden kararlar için var gibidir. Aklı ise, şahsi menfaatlerin çoktan aza doğru sıralanmasında ona yol gösterme aracıdır. (Zor Zaman)