Ahmed Sırrı Arvas kimdir? Ahmed Sırrı Arvas kitapları ve sözleri

Gazeteci, Yazar Ahmed Sırrı Arvas hayatı araştırılıyor. Peki Ahmed Sırrı Arvas kimdir? Ahmed Sırrı Arvas aslen nerelidir? Ahmed Sırrı Arvas ne zaman, nerede doğdu? Ahmed Sırrı Arvas hayatta mı? İşte Ahmed Sırrı Arvas hayatı...

Gazeteci, Yazar Ahmed Sırrı Arvas edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ahmed Sırrı Arvas hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ahmed Sırrı Arvas hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ahmed Sırrı Arvas hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1972

Doğum Yeri: Van

Ahmed Sırrı Arvas kimdir?

Gazeteci-Yazar-Şair.

1972 Van'da doğdu. İşletme Fakültesi/Yönetim ve Organizasyon bölümünden mezun oldu.

Hakimiyet, Tercüman, Türkiye, Yeni Mesaj gazetelerinde ve Tüketici, Special Hospital, Tarih ve Düşünce, Medikal, Team Magazin dergilerinde editörlük yaptı. "Amele" mizah dergisinde genel yayın yönetmeni olarak çalıştı. Fitness Palace Spor Merkezi ve çeşitli belediyelere basın danışmanlığı yaptı. "İz Bırakanlar" ismiyle biyografiler hazırladı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Yazarlar Birliği üyesidir. Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Sekreteri olarak görev yapmaktadır. Yayıncılık ile ilgilenen ve basılmış on adet kitabı olan Arvas, evli ve iki çocuk babasıdır.

Ahmed Sırrı Arvas Kitapları - Eserleri

• Mucebince Amel Oluna
• Hikaye Tadında Biyografiler
• Hikaye Tadında Osmanlı
• Herkesin Bir Hikayesi Var
• Zirvedekiler
• Her Parlayan Yıldız Değildir
• Çınarlar Ayakta Ölür
• Çalacak Kapınız Var Mı?
• Senin Bekleyenin Var mı?
• Gönül Durakları
• Gökkubbede Kalan Sesler
• Orda Bir Adam Var Uzakta
• Testiden Sızan Damlalar
• Yürek ve Bilek İzleri
• Tarihe Yön Verenler
• İz Bıkarakanlar (10 - Cilt )
• Hikaye Tadında Biyografiler 1
• Hayatı Değiştiren Yolculuk
• Hayat Hayal
• Tarihin Mimarları
• Unutulamayanlar

Ahmed Sırrı Arvas Alıntıları - Sözleri

• Ama ne hikmettir bilinmez güzel dostluklar hep buruk başlar. (Mucebince Amel Oluna)
• Ve tebessümlerin en sıcağı, yüzlerin en güzelini aydınlatır. Merhametlilerin merhametlisi sabah rüzgarı gibi ferahlatıcıdır. (Mucebince Amel Oluna)
• "Mal-ü mülke olma mağrur, deme var mı ben gibi, Bir muhâlif yel eser, savurur harman gibi" (Çınarlar Ayakta Ölür)
• "Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım: Karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi! Düşünme! Düşüncenin kuduz bir köpek gibi kovalandığı bu ülkede, düşünce adamı nasıl çıkar?" (Hikaye Tadında Biyografiler)
• Zalimi seven onunla haşrolunur. (Gökkubbede Kalan Sesler)
• Günün birinde yalancının teki Mevlânâ'ya “Gözünaydın!" der, “Şam'dan geliyorum, Şems-i Tebrizi'nin sana selâmi var!" Mübârek cübbesini, takkesini, elindekini, cebindekini, nesi ama nesi varsa bu adama verir. Etrafındakiler araya girer “Yalan söylüyor efendim!" derler, “Bırakın Şems-i Tebrizi'yi görmeyi, Şam'a bile gitmedi!" Mevlânâ Hazretleri buruk buruk güler, “Biliyorum" buyurur, “Ben zaten onları yalanına verdim. Hakikisine canımı verirdim!" (Her Parlayan Yıldız Değildir)
• Çağ açıp çağ kapatan, İstanbul fatihi, hadisi şerif ile övülmüş olan Fatih Sultan Mehmed han: "Başarının bir tek şartı vardır. O da Hazret-i Muhammed aleyhisselamın izinden gitmektir" der. (Zirvedekiler)
• Îmâm-ı Gazâlî hazretleri ibadetle geçen bir gecenin sabahı abdestini tâzeler. Kefenini çıkarıp, öper, hasretle yüzüne sürer, “Ey Rabbim, Mâlikim! Emrin başım üzere!" der ve odasına girer. İçeride, her zamankinden çok kalır, talebeleri içeri girdiklerinde, mübareğin kefenini giydiğini, yüzünü kıbleye dönüp, rûhunu teslim ettiğini görürler. (H. 505) (Her Parlayan Yıldız Değildir)
• 'Bir kimse bir Müslümanın günahını gizlerse, Allahü teâlâ da kıyamet gününde onun günahlarını örter.' (Gökkubbede Kalan Sesler)
• "amen amen günahın çıktı evlat, bas para..." (Hikaye Tadında Biyografiler)
• - Kur'an Allah’ın kitabı, Muhammed son Nebi öyle mi? - Bundan zerre kadar şüphen olmasın. (Hikaye Tadında Biyografiler)
• Yalnızca kitap toplayıp, kütüphanesiyle övünenler, çekmecelerini parayla doldurup, harcayamayan cimrilere benzerler. (Gönül Durakları)
• Dünyada alçaklar itibar görür, hüner sahipleri aşağılanırlar. Zaten bu alemde denize benzer, altın dibe çöker, necaset yüzer. (Hikaye Tadında Biyografiler)
• Unutma düşenlerin tutunacağı dalı seçme şansı olmaz. (Hikaye Tadında Biyografiler)
• Helalden gelen fakirlik, haramdan gelen zenginlikten sevimli olmadıkça imanın hakikatine vasıl olunamaz. (Gökkubbede Kalan Sesler)
• Roman deyip geçmeyin, adamı esir alır, koca koca aylarına ipotek koyar. (Çınarlar Ayakta Ölür)
• Meclis-i erbâb-ı dil, bir lâhza sensiz kalmasın, Hürmetin inkâr eden, dünyâda hürmet bulmasın. Bir daha tekrar etti, sonra yazıyı eline alıp hatalarımı düzeltti. "Efendim, bu, hangi mübarek zât için söylenmiş?" diye sordum. Hay sormaz olaydım bi güldü bi güldü, "mübarekliği tamam da o zât değil" dedi. - Ya ne? - Çay! (Çınarlar Ayakta Ölür)
• O günlerde ıssız dağ başlarında koyun otlatan bir çoban, Mâlik bin Dinâr Hazretlerine sorar. "Halife değişmiş olmalı, kimdir bu temiz ve adil insan?" -Sen onun temiz ve adil olduğunu nereden biliyorsun? -Halîfe adaletle hükmedince hayvanlar bile hakkına razı olur. Kurtlar bütün sürüyü kırmaz, yemeyecekleri kuzuları boğmazlar. (Ömer Bin Abdülaziz'den bahisle) (Her Parlayan Yıldız Değildir)
• Bir gün delikanlının biri gelir “Baba be" der “Misafirlerim var, bana en güzel somunu versene!" -Ekmekler önünde beğendiğini al. -Olmaz baba, sen seç. -Bana mı bırakıyorsun? -Evet sana bırakıyorum. Mübârek çıtır çıtır somunlar dururken gider tezgâh altından kurumuş solmuş bir ekmek çıkarıp önüne koyar. Delikanlı “Amma yaptın ha!" der, "Bunun neresi iyi?" Büyük velî: "Evet bu eski ekmek" der, “Ama, onu pişirirken Asr-i saadetten bu kadar uzaklaşmamıştık." (Somuncu Baba hazretlerinden bahisle.) (Her Parlayan Yıldız Değildir)
• Eskiler "at ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır" demişler. Ama cirit ölürse hiçbiri kalmayacak. (Mucebince Amel Oluna)