Adem Apak kimdir? Adem Apak kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

İslam Tarihi Profesörü Adem Apak hayatı araştırılıyor. Peki Adem Apak kimdir? Adem Apak aslen nerelidir? Adem Apak ne zaman, nerede doğdu? Adem Apak hayatta mı? İşte Adem Apak hayatı...

İslam Tarihi Profesörü Adem Apak edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Adem Apak hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Adem Apak hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Adem Apak hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1970

Doğum Yeri: Bursa, Türkiye

Adem Apak kimdir?

1970 yılında Bursa-Orhaneli'de doğdu. 1988'de Bursa Îmam-Hatip Lisesi'nden, 1992'de Uludağ Üniversitesi ilahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Bir yıl sonra İslâm Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı'na Araştırma Görevlisi olarak atandı. 1995 yılında "Hz. Osman Dönemi Emevî İdareci­leri" isimli tez ile yüksek lisansını tamamladı. 1999 yılında "Amr b. el-As (Hayatı-Şahsiyeti-Devlet Adamlığı)" konulu araştırmasıyla doktor oldu. 2001-2002 ve 2004-2005 öğretim yıllarında Türkmenistan Mahdumku-li Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim üyeliği görevinde bulundu. Mayıs 2005'te doçent, 2011 yılında profesör unvanı aldı. 2007-2008 eğitim öğretim döneminde Şam'da alanıyla ilgili araştırmalar yaptı. Halen Uludağ Üni­versitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim üyeliği görevini sürdürmekte­dir. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Adem Apak Kitapları - Eserleri

  • İslam Tarihi 2
  • Anahatlarıyla İslam Tarihi 1
  • Ana Hatlarıyla İslam Tarihi 3
  • Ana Hatlarıyla İslam Tarihi 4
  • Anahatlarıyla İslam Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü
  • Siyer-i Nebi

  • Hz. Hatice
  • İslam Tarihi Konusunda Bilinmesi Gereken 88 Soru
  • Kur’an’ın Geliş Ortamında Arap Toplumu
  • İslam'ın Örnek Şahsiyetleri Ashab-ı Kiram
  • Asabiyet
  • Gençler İçin Siyer-i Nebi
  • Kabile

  • Hz. Peygamber'in (sav) Etrafındaki Çocuklar ve Gençler
  • İslam Siyaset Geleneğinde Amr B. El-As
  • Siyer-i Nebi
  • Ana Hatlarıyla Hz. Muhammed'in (S.A.V) Evrensel Mesajları
  • Peygamberimin Ahlakı
  • İslam Tarihi Araştırmaları
  • Hz. Osman Dönemi Devlet Siyaseti

  • Hazreti Osman
  • İslam Tarihine Giriş II
  • Peygamberimin Ahlakı

Adem Apak Alıntıları - Sözleri

  • “Muaviyenin mensup olduğu Beni Ümeyye cahiliye döneminde Mekke’de önemli bir yere sahipti. Nitekim şehrin kabileleri arasında taksim edilen önemli görevlerden biri olan başkomutanlık (Kıyade) bu suyun uhdesinde bulunuyordu. Kıyade vazifesi önce kabileye adını veren Ümeyye b. Abdüşşems. onun ardından da oğlu Harb b. Ümeyye tarafından görülmüştür .Hazreti Peygamber’in (sav) gençliği döneminde amcalarıyla birlikte katıldığı Ficar savaşlarında Kureyş kabilesinin komutasını Harb b.Ümmiye üstlenmiştir.” (Ana Hatlarıyla İslam Tarihi 3)
  • "Ümmetimin içinde Câhiliye döneminden kalma, onların tamamen terk edemeyecekleri dört âdet vardır. Bunlar asaletiyle övünmek, başkalarının soyuna dil uzatmak, yıldızları vesile edinerek yağmur beklemek ve ölünün arkasından yüksek sesle ağlamaktır." (Kur’an’ın Geliş Ortamında Arap Toplumu)
  • Muaviye’den sonra Emeviler devletini gerçek anlamda kuran ve siyasi birliğini temin eden Abdülmelik b. Mervan 21 yıl süren iktidarının büyük bir kısmını ülke bütünlüğünün yeniden sağlanması, meydana gelen çok sayıdaki siyasi , dini nitelikli isyanların bastırılması ve bunlardan fırsat buldukça fetih hareketlerinin düzenlenmesi ile tamamladı.Onun döneminde öne çıkan diğer bir özelliği ise Muaviye’nin başlatmış olduğu kurumlaşma faaliyetlerinin o daha da geliştirilmesidir. Bu noktada Abdülmelik‘in getirdiği önemli yenilikler Emevi devleti adına para basılması , o döneme kadar bölgesel dillerle tutulmuş olan divan kayıtlarının Arapçaya çevrilmesi, ülkede nüfus sayımının yapılması ,vergi sisteminin yeniden tanzim edilmesi, berid ( posta )teşkilatına canlılık kazandırılması , haciplik kurumunun geliştirilmesi, Kubbetüs Sahra gibi anıt eserlerinin inşa edilmesi ,Kur’an-ı Kerim’in noktalandırılması ve harekelenmesidir. Bu adamlar aynı zamanda Emeviler döneminde devletin kurumsal kimliğinin İslamileştirilmesi ile birlikte Araplaştırılmasını da temin etmiştir.” (Ana Hatlarıyla İslam Tarihi 3)
  • Rasulullah'ın ( s.a.v) cenazesi amcası Abbas, onun oğulları Fazl ve Kusem, Üsâme b. Zeyd ve Hz Peygamber'in (s.a.v) azatlı kölesi Şukran'ın yardımı ile Hz Ali tarafından yıkandı ve kefenlendi. Hz. Peygamber'in (s.a.v) cenaze namazını hiç kimse kıldırmamış önce erkekler, ardından kadın ve çocuklar olmak üzere gruplar halinde herkes İmam olmaksızın namazı ferdi olarak ifa etmişlerdir. Bu sebeple cenazenin defnedilmesi gecikmiş Rasul-i Ekrem'in (s.a.v) ancak salıyı çarşambaya bağlayan gece yarısından sonra toprağa verilebilmiştir. Teçhiz ve tekfin ile görevli olanlar onun kabre konulmasınıda gerçekleştirmişlerdir. Hz Peygamber'in defnedildiği yer vefat ettiği mekan olan Hz Aişe'nin odasıdır. (Gençler İçin Siyer-i Nebi)
  • Hz. Peygamber (sav), kabilelerin İslâm'a hizmetlerini göz önünde bulundurarak onlar arasında yeni bir derecelendirme yapmıştır. Bu davranışıyla cahiliye dönemindeki kabile üstünlüğünün esas kriterleri olan güce ve nesebe bağlı derecelendirme yerine, dine hizmet noktasında yeni bir kıstas geliştirmiş; bu yolla kabile övünmesi şeklinde ortaya çıkan asabiyet hissini söndürmeyi hedeflemiştir. Nitekim Rasûlüllah'ın davranışlarından bu hedefi anlayan Akra' b. Hâbis et-Temîmî, onun, cahiliye döneminin üstün kabileleri kabul edilen Temîm ve Esed dururken, İslâm'da önceliği olan Gıfâr, Eslem, Müzeyne ve Cüheyne gibi zayıf kabilelere itibar etmesini eleştirmiştir. Hz. Peygamber Câhiliyenin bireysel ahlâk ölçülerinde de ciddi değişiklikler yaparak, kişisel düzeyde takvayı ve bu kavramın kapsamına giren samimi dindarlık ile ahlâkî meziyetleri ön plana çıkarmış; bu meziyetleriyle bilinenlere itibar göstermiş; hatta başka ırklara mensup olan ilk Müslümanlardan Selmân-ı Fârisî, Bilal-i Habeşî gibi sahabileri en yakın dostları arasına almıştır. Ayrıca Câhiliye ayrımcılığının aksine köle asıllı olan Zeyd b. Hârise'yi Mu'te Savaşı'na birinci komutan olarak tayin ederken, onun oğlu Üsâmey'i de ashabdan ileri gelen pekçok kişinin iştirak ettiği bir askeri seferin başına getirmiştir. (Kabile)
  • İslâm dini bir taraftan asabiyetin yıkıcı etkilerini önlemeyi hedeflerken diğer taraftan insanlarda bulunan bu doğal eğilimi akrabayı himaye ve sıla-i rahîm çerçevesinde ahlâkî sorumlukların kaynağı olacak şekilde yaşatmayı amaçlamıştır. Bu yeni anlayışta akrabalık bağının sürdürülmesine yapılan vurgu, soyun üstün tutulması düşüncesinden değil, toplum düzeninin sağlanması ve yardımlaşma duygusunun geliştirilmesi hedefinden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda İslâm dini sıla-i rahmi teşvik etmiş, hatta soyları ile bağlarını kesenleri yermiştir. (Kabile)

  • Cahiliyye Döneminde evlilikler çok farklı şekillerde gerçekleştirilmiştir. Öncelikli ve yaygın evlilik türü günümüzde olduğu şekilde kızın istenmesi ve mehir karşılığında nikahın gerçekleşmesidir. Bundan başka cahiliye dönemi Arap toplumunda; evli bir kadının kocasının uygun göreceği bir kişiyle çocuk sahibi olmak için bir araya gelmesi(istibdâ nikahı), bir kadının on kişiden az olmak üzere erkeklerle evlenmesi ( müşterek nikah), iki erkeğin karşılıklı olarak eşlerini değiştirmeleri (bedel nikahı), hür olduğu için zina yapamayan bir kadının bir erkekle metres hayatı yaşaması (haden/hıdn nikahı), iki erkeğin mehir vermeksizin karşılıklı olarak kızları veya velisi bulundukları başka kadınlarla evlenmeleri (şigar nikahı), üvey oğlunun annesiyle evlenmesi (makt nikahı), tarafların süreli evlilik akdi yapmaları (muta nikahı) gibi evlilik çeşitleri yaygın olarak görülmüştür. (Gençler İçin Siyer-i Nebi)
  • Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkâr et” der; insan inkâr edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der.Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur. İşte zalimlerin cezası budur. (Siyer-i Nebi)
  • Suriye cephesindeki savaşlarda adeta efsane haline gelen ve yenilmez asker olarak görülmeye başlanan Hâlid b. Velîd'i görevden alıp yerine Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'ı tayin etmiştir. “Hâlid bilmelidir ki, Müslümanları muzaffer kılan Hâlid’in kendisi değil, Allah'tır. Bunun anlaşılması için onu azlettim. Herkes onu alabildiğine gözünde büyütmüş ve her şeyi ondan zannetmek gibi bir duruma düşmüştü. Ben de her şeyi ondan varsaymalarından korkmaya başlamıştım, halkın her şeyi yapanın Allah olduğunu bilmesini ve fitneye düşmemesini istedim” (İslam Tarihi Konusunda Bilinmesi Gereken 88 Soru)
  • “Bağdat’ta Büveyhi hakimiyeti devam ederken ,Kuzey Afrika’da ortaya çıkan ve 969 yılında Kahire’yi işgal ederek başşehir yapan Fatimiler , Abbasi hilafetinin bilhassa batı tarafından tehdit etmişlerdir. Çünkü Fatimiler ,Abbasi hakimiyetini kabul etmedikleri gibi Büveyhilerin aksine kendi halifeliklerini ilan etmişlerdir. Üstelik onlar iyi yetiştirilmiş propagandacıları ve sempatizanları vasıtasıyla doğu eyaletlerindeki Abbasi hilafetine karşı mücadele sergilemişlerdir.” (Ana Hatlarıyla İslam Tarihi 4)
  • İhtilal, önce kendi çocuklarını yer. (Ana Hatlarıyla İslam Tarihi 4)
  • Câhiliye döneminde kadınlar bir yakınları öldüğü zaman onun iyiliklerini şiir formunda yüksek sesle anarak ağlarlar, bu esnada yüzlerine vururlar ve elbiselerini yırtarlardı. Ayrıca bu görevi para karşılığında yapan ve kendilerine Nâyiha denilen profesyonel ağlayıcılarda bulunurdu. (Anahatlarıyla İslam Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü)
  • "Asabiyetin Arap edebi hayatına yaptığı tesir gerçekten geniş boyuttadır. Kaldı ki, edebiyat, Arap siyasi, içtimai ve fikri hayatının aks-i sedası mesabesindedir." (Asabiyet)

  • Senin doğru söylediğine inanan bir adama yalan söylemen en büyük ihanettir. (Siyer-i Nebi)
  • ... Meşhur muhaddis ve müfessir Saîd b. Cübeyr dâhil pek çok kişiyi yönetim muhalifi olduğu iddiasıyla öldürmüştür. Haccâc, Saîd b. Cübeyr'i öldürttükten bir kaç ay sonra kendi ölümünü isteyecek kadar büyük ruhî sıkıntılara maruz kalmış, sonunda dayanılmaz mide ağrıları sebebiyle elem içinde ölmüştür. Ölüm haberini alan âlimler ona rahmet dilememişler; Hasan-ı Basrî, "Allah'ım, onu ortadan kaldırdığın gibi sünnetini de kaldır," diye dua etmiş. Ömer b. Abdülaziz şükür secdesine gitmiş ve İbrahim en-Nehaî sevincinden ağlamıştır. (İslam Tarihi Konusunda Bilinmesi Gereken 88 Soru)
  • Hz. Ebû Bekir (r.a.) güzel ahlâkı, doğruluğu ve cömertliği ile hem cahiliye döneminde hem de Müslümanlığından sonra dost düşman herkesin takdirini ve saygısını kazanmıştır. (İslam'ın Örnek Şahsiyetleri Ashab-ı Kiram)
  • Hz. Allah sevdiği kulunun kalbini, sevdiği kulunun kalbiyle birleştirir. (Ana Hatlarıyla Hz. Muhammed'in (S.A.V) Evrensel Mesajları)
  • Muaviye, H.z Osman'ın öldürülmesine seyirci kaldığı, isyancılarla işbirliği yaptığı ve selefinin katillerini ordusunda barındırdığı gibi gerekçelerle H.z Ali'nin halifeliğini tanımadığını açıkladı. Daha sonra da H.z Osman'ın yakın akrabası olması hasebiyle onun kanını dava ederek Şam halkından destek talebinde bulundu. Bu adımında Muaviye'nin asıl hedefi, H.z Ali'nin halife olmadığını ortaya koymaktı. (Ana Hatlarıyla İslam Tarihi 3)
  • H.z Ali ' nin halifeliğini de tanımayan ve ona karşı siyaset mücadelesini sürdüren Muâviye b. Ebû Süfyan' ın ısrarı ve kararlılığı üzerine Müslümanlar arasında tekrar bir iç savaşın meydana gelmesinden endişelenen h.z Hasan, halifelikten çekilerek görevi Muâviye' ye devretmiştir. (İslam Tarihi 2)
  • Hz. Peygamber’in cahiliye devri Araplarının kültürel yapısını, değerlerini, telakkilerini tamamiyle reddetmediği, İslam’ın temel hükümlerine aykırı olmayan bazı hususları kabul ettiği bilinmektedir. (Anahatlarıyla İslam Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü)