Taş şehrin Taş medreseleri
Mardin’in iki büyük medresesi Zinciriye, üst tarafdaki kalenin, Kasımiye de taş şehrin güney batısındaki tepenin altında bulunuyor. Taş şehir Mardin bu iki medrese arasında yüzünü kıbleye dönmüş gibidir.
Yedi bin yıllık tarihi boyunca çeşitli uygarlıklara kucak açmış, değişik etnik grup ve mezheplere ev sahipliği yapmış bir yerleşim merkezi Mardin.
Müslüman, Hırıstiyan, Yahudi, Süryani, Keldani, Yakubi, Nesturi ve Yezidi gibi farklı dinlerin bir arada yaşadığı, sivil ve dini mimarisiyle tam bir açık hava müzesi. Yapıları ve rengiyle doğallıkta zirve yapmış bir şehir Mardin. Malzemesi taş, rengi toprak.
Kelimenin tam anlamıyla bir ‘taş kent’. Şehrin konumu da çok özel. İki büyük medrese arasında sırtını sağlam bir dağa yaslayıp yüzünü kıbleye dönmüş gibi.
Hem medrese hem rasathane
Her sokağı medreseler, camiler ve kiliselerle donatılan şehrin üst noktasında, kalenin hemen altında Zinciriye Medresesi yükseliyor. Mardin’in simgelerinden biri olan yapı, 1385 yılında Melik Necmeddin İsa tarafından yaptırılmış.
Geniş bir alanı kaplayan medrese; cami, türbe ve ek yapılardan oluşuyor. Medresenin güneye bakan ön cephesinin iki yanında dilimli kubbeleri olan giriş kapıları bulunuyor. Bunlardan soldaki dilimli kubbenin altında türbe, sağdaki kubbenin altındaysa cami yer alıyor.
Bu iki mekân arasında dışarıya açık dört revak kemeri ve kubbelerin altındaki dilimli yarım kubbeli duvar payandaları yapıya görkemli bir görünüm kazandırmış. Medresenin yüksekte kurulmuş olmasının bir sebebi var. Burası zamanında rasathane olarak da kullanılıyormuş.
Medresenin kurucusu Necmeddin İsa, Mardin’deki diğer melikler gibi Timur ve ordusuyla mücadele etmiş ve bir süre bu medresede hapsedilmiş.
İnsan ömrüyle sembolleşen çeşme
Zinciriye Medresesi’nin revak kemerleri altında bir çeşme bulunuyor.
Mardin’deki medreselerin ve avlulu camilerin hepsinde mevcut olan bu çeşmeler, asli görevlerinin yanında derin bir felsefeyi de barındırıyor. Genellikle eyvan içinde yer alan bu Artuklu dönemi yapılarında, çeşme ve su insan hayatına benzetilmiş. Kanallı ve havuzlu çeşmelerde; suyun kaynağı doğum, ilk havuz gelişme, ikinci havuz orta yaş, üçüncü havuzsa ölümü sembolize ediyor. Kaynağından doğan su, küçük havuzda çocukluk ve gençlik günlerini tamamlayıp daha büyük olan ikinci havuza doluyor. Oradan da mezar şeklindeki üçüncü havuza, kaçınılmaz sona akıyor. Bir başka anlatımla da hayatı simgeleyen büyük havuzdan çıkıp gidiyor. Bu arada su birinci havuzdan ikinci havuza akışta genişçe bir oluktan geçtiği için tıpkı gençlik yılları gibi ağır ağır akıyor. İkinci havuzdan son havuza geçişi sağlayan oluk dar olduğundan, su hızlı akıyormuş gibi görülüyor. Tıpkı orta yaştan sonra geçen yıllar gibi.
Yaptırdığı medresede şehit edilmiş
Mardin’in ikinci büyük medresesi Kasımiye, taş şehrin güney batısındaki tepenin altında bulunuyor. Artuklu döneminde yapımı başlatılan medreseyi, Akkoyunlu Mardin’in iki büyük medresesi Zinciriye, üst tarafdaki kalenin, Kasımiye de taş şehrin güney batısındaki tepenin altında bulunuyor. Taş şehir Mardin bu iki medrese arasında yüzünü kıbleye dönmüş gibidir.
Kasımiye Medresesi’nin havuzlu avlusu ve Eyvan içindeki geleneksel Artuklu çeşmesi. Su kaynağından doğuyor ve küçük havuzda çocukluk günlerini tamamlayıp daha büyük olan ikinci havuza doluyor. Oradan da mezar şeklindeki üçüncü havuza, kaçınılmaz sona akıyor. Bir başka anlatımla da hayatı simgeleyen büyük havuzdan çıkıp gidiyor.
Hükümdarı Sultan Kasım 1487-1502 yılları arasında tamamlatmış. İlk yapım tarihi bilinmiyor. Artuklu mimari özelliklerini taşıyan medrese, yumuşak yöresel taştan yapılmış. Süslemeleri Zinciriye Medresesi’yle benzerlik gösteriyor. Camisi, üzeri kubbeli kare bir mekânla yanlarındaki beşik tonozlu bölümlerden oluşuyor. Dilimli iki kubbe de türbeleri örtüyor. Avlunun arkasında ise üç yöne doğru uzanan medrese odaları sıralanmış. İnsan ömrünü sembolize eden geleneksel Artuklu çeşmesi diğer medreselerde olduğu gibi burada da mevcut. Fakat buradakinin hüzünlü hikayesi, bu eyvanlı çeşmeyi diğerlerinden daha özel kılıyor. Efsaneye göre medreseyi yaptıran Sultan Kasım’ın kafası, Timur tarafından burada kestirilmiş. Acılar içindeki kız kardeşi, ağıtlar yakarak başındaki yaşmağını çıkarıp yerdeki kana bulamış ve duvarlara saçmış. Eyvanın sağ ve sol duvarında halen mevcut olan izlerin Sultan Kasım’ın kanı olduğuna inanılıyor.
MUSTAFA CAMBAZ