Polis Şeyda Yılmaz'ı şehit eden sanık için karar verildi
İstanbul Ümraniye'de motosiklet hırsızlığı suçundan yakalandıktan sonra çıkan arbedede polis memuru Şeyda Yılmaz'ı şehit eden Yunus Emre Geçti, ağırlaştırılmış müebbet ve çeşitli suçlardan hapis cezalarına çarptırıldı.
İstanbul Anadolu 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına sanık Yunus Emre Geçti tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Duruşmada şehit Yılmaz'ın eşi Semih Yılmaz ve sanığın annesi Pınar Geçti ile avukatlar hazır bulundu.
Savunmasında cinayeti kasıtlı işlemediğini, olay sırasında uyuşturucunun etkisinde olduğunu öne süren sanık Geçti, pişmanlığını dile getirdi.
Silahı polisin belinden çekmediğini, namluya mermiyi kendisinin sürmediğini iddia eden sanığa mahkeme başkanı, "Polis kriminal laboratuvarında yapılan incelemede maktulün vücudundan çıkan kovanlarla senin kullandığın silahın mermisi aynı. Buna ne diyorsun?" sorusunu yöneltti.
Sanık Geçti, "Ben kesinlikle nişan alarak kasten bunu yapmadım. Varilin arkasında Şeyda ablayı görmedim. Bunların hepsi kamera kayıtlarında var. Bile bile kasıtlı yapacak bir çocuk değilim. Karakoldaki 500 kişiye beni sorsanız kimse benim hakkımda kötü bir şey söyleyemez. Karakola gittiğimde kafam aşırı güzeldi. Ben kesinlikle resmi bir polis aracı görmedim. Polis aracı görsem zaten teslim olurdum. Sivil araçla geldiler. 19 yaşındayım ama hayatımda hiç cezaevine girmedim. Bu planlı, projeli bir olay değil, çok pişmanım." şeklinde cevap verdi.
"Çocukların gözünde eşim bir kahraman"
Şehit polis memuru Şeyda Yılmaz'ın eşi müşteki Semih Yılmaz ise "Eşim devletin kendisine verdiği maaşı son kuruşuna kadar hak etmiştir. Ulaşmış olduğu mertebe de bunun delili. Çocukların gözünde eşim bir kahraman ve rol model. Asıl kayıp devletin kaybıdır. Devlet, vatansever bir evladını toprağa verdi. Sürecin başından beri de 'Vatan sağ olsun, devlet, millet var olsun' dedim. Kinim diridir, devam edecektir." ifadelerini kullandı.
Semih Yılmaz, "Bugün devlet sizlersiniz. Sizin vereceğiniz karar sayesinde bu ve bunun gibi suçlular, devletin çelik yumruğunu üzerlerinde hissedecektir." diyerek, sanığın cezalandırılmasını talep etti.
Sanığın annesi mağdur Pınar Geçti ise olayın çok üzücü olduğunu ve psikolojik tedavi gördüğünü söyledi.
Savcının mütalaası
Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, sanık Yunus Emre Geçti'nin "görevli memura karşı kasten öldürme", "görevli memura karşı kasten öldürmeye teşebbüs", anne Pınar Geçti'ye karşı "kasten öldürmeye teşebbüs" ve "görevi başındaki kamu memuruna mukamevet" suçlarından cezalandırılmasını talep etti.
Mütalaaya karşı diyecekleri sorulan sanık Geçti, olayın tasarlayarak olmadığını belirterek, "Olay yeri karanlık olduğu için ben onları hasmım zannettim. İstanbul'u Teksas'a çevirmişler. Ben kendim de vuruldum. Empati yapmanızı istiyorum bu sizin de başınıza gelebilir. Şeyda Yılmaz'ın ailesinden özür dilerim. Keşke böyle bir şey olmasaydı." dedi.
Karar
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Yunus Emre Geçti'yi, şehit polis Şeyda Yılmaz'a karşı "görevli memura karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, polis memuru K.H.S.'ye karşı, "görevli memura karşı kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 20 yıl, annesi Pınar Geçti'ye karşı "olası kastla yaralama" suçundan 3 yıl, "görevi yaptırmamak için direnme" suçundan ise 3 yıl 9 ay hapse çarptırdı.
Sanığın tutukluluk halinin devamına da hükmeden heyet, "gece vakti cebir kullanarak yağma" suçundan ise sanık hakkında Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı.
İddianameden
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şehit Şeyda Yılmaz'ın eşi Semih Yılmaz ile olay sırasında şüphelinin silahından çıkan kurşunla yaralanan polis memuru K.H.S. "müşteki", şüphelinin annesi Pınar Geçti ise "mağdur" olarak yer alıyordu.
İddianamede, şüphelinin 22 Eylül'de motosiklet hırsızlığı suçundan yakalanarak Dudullu Şehit İsmail Akkoyun Polis Merkezi'ne götürüldüğü, teşhis işlemleri yapıldıktan sonra istirahat amacıyla bahçeye çıktığı, bu sırada annesiyle görüştüğü ve fırsattan istifade ederek merkezin tel kaplı duvarından atlayıp firar ettiği anlatılıyordu.
Bunun üzerine polis memurları K.H.S. ile Şeyda Yılmaz'ın şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattıkları kaydedilen iddianamede, şüphelinin Petrol Yolu Caddesi'ndeki tekel bayisine doğru yürüdüğü esnada polisler tarafından görüldüğü, polislerin şüpheliyi kovalayarak etkisiz hale getirmeye çalıştıkları, şüphelinin mukavemet gösterdiği sırada çıkan arbedede polis memuru K.H.S'nin bacağına ve beline sarılıp beylik tabancasını aldığı aktarılıyordu.
İddianamede, şüphelinin hızla tabancaya mermi doldurup kendisini yakalamaya çalışan K.H.S'ye yakın mesafeden ateş ettiği, arbede sırasında yere düşen şüphelinin polisi hedef alarak eylemine devam ettiği, bu sırada polis memuru Yılmaz'ın tekel bayi önündeki fıçıyı kendini korumak için siper aldığı ve şüpheliyi etkisiz hale getirmek için silahını çektiği vurgulanıyordu.
İddianamede, şüphelinin düştüğü yerden ayağa kalkana kadar, Yılmaz'ın siper aldığı fıçıyı hedef alıp şarjördeki kurşunlar bitene kadar yaklaşık 9-10 kez ateş ettiği, yaralanan polisler ile şüphelinin olay yerindeki annesi Pınar Geçti'nin hastaneye kaldırıldıkları anlatılan iddianamede, Yılmaz'ın tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olduğu anlatılıyordu.
İddianamede, olay yerindeki 17 kovandan 15'inin şüphelinin çaldığı silaha, diğer 2'sinin şehit polis Yılmaz'a ait olduğu, şehit Yılmaz'a isabet eden kurşunun başına öldürücü nitelikte olduğu kaydediliyordu.
İddianamede, tutuklu şüpheli Yunus Emre Geçti'nin "kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle ve yakalanmamak amacıyla kadına karşı kasten öldürme", "kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle ve yakalanmamak amacıyla kadına karşı kasten öldürmeye teşebbüs", "kadına veya üstsoya karşı kasten öldürmeye teşebbüs", "görevi yaptırmamak için direnme", "ruhsatsız silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 28 yıl 1 aydan 50 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
Şüphelinin geçmişi, sosyal ilişkileri, dosyaya yansıyan olumsuz kişilik özellikleri de dikkate alınarak, hakkında takdiri indirim uygulanmaması talep edilmişti.
Editör: Neslihan Özkan